sergirehberi.com

 
SERGİ         SANATÇI         MEKAN
Haftanın Sergileri  •  Güncel Sergiler  •  Gelecek Sergiler  •  Geçmiş Sergiler

Dizin
Özgür 
Yener

Resim Sergisi



14.02.2015 - 27.02.2015



Düş Yolcusu Sanat Durağı 
 

Cemil Topuzlu Cad. Hasan Ali Yücel Sok. No: 2, B-Blok, D: 3
Çiftehavuzlar Kadıköy İstanbul

216-386 99 03






Sergiden Görseller
Basın Bülteni


Basin Bulteni


Özgür Yener "Dizin" Resim Sergisi | 14 Şubat - 27 Şubat 2015

Açılış Kokteyli 14 Şubat 2015 Cumartesi Saat 17.00-20.00 arası

Özgür Yener'in, 14 Şubat 2015 Cumartesi günü saat 17:00'da Düş Yolcusu Sanat Durağı Çiftehavuzlar'da açılacak olan "Dizin" Sergisinde; insanlar arasındaki ilişkisel, yaptırımsal, gelişi güzel, rastgele ya da planlanarak oluşmuş yapıları ve bu yapıların kullanılmasıyla belli bir toplum formatının nasıl oluştuğunu izleyeceksiniz.

Sanatçı, 2008 yılında "yansımalar" kavramı altında toplumların şekillenmesi üzerine başlattığı araştırmalarını somut objeler arasındaki asimetrik ilişkileri uzay-zaman düzleminde formüle ederek sürdürmüş ve bulgularını "ağ teorisi" ile bütünleştirerek önermesini "bitişiklik ve etkisellik" adıyla sanatseverlere sunmuş. Fizik, matematik ve toplum biliminin sanat ile birleştiği Özgür Yener eserleri iki hafta boyunca izlencede kalacak.


Bir önceki Vakitsiz Vakitlerim sergimde "yansımalar" kavramı ile izleyicilerime sunduğum araştırmalarımda toplumun bütünlüğünü/parçalanamazlığını ifade etmiş, temel olarak üç olguyu vurgulamıştım: benlik dürtüleri, bu benlik dürtüleri ile oluşan insan şekillenmeleri ve bu şekillenmelerin saf gerçeği ve doğayı örtüp tüketmeleri. Ayrıca, gördük ki toplum dediğimiz bu oluş içindeki bir parçayı çıkarıp aldığınızda bütün matematiksel denge çöküşe uğramaktadır.

Bugün vardığım noktada "bitişiklik ve etkisellik" şeklinde adlandırdığım bulgularım olan somut objeler arasındaki asimetrik ilişkileri, uzay-zaman düzleminde formüle edip bilinen adıyla "ağ teorisi" kapsamında görsel hafızaya öneriler şeklinde sunabilmeye çalışmaktayım. Dolayısıyla izleyiciyi mekandan koparıp varlığın ne olduğunu, saf uzay-zamanın yokluk realitesinde anlamın nasıl doğduğunu ve fakat anlam doğuşuyla gerçeğin de bir o kadar nasıl perdelendiğini ortaya koymaya çalışıyorum.

Canlı olmanın getirdiği dürtüler uzayı ve zamanı parçalar. Dürtülerin etkileşimi ile oluşan bu parçalanma, varoluşu düşünülebilir yani anlaşılır kılar ve insanı kendini sorgulayan bir varlık haline getirir. Kendi penceremden görüp formüle ettiğim ağ teorim ile bu sorgulamaya katkıda bulunmaktayım. Geliştirdiğim 'bitişiklik ve etkisellik' önermemde, insanın, egolarla biçim bulan bir yapıyı bu sorgulayıcılığına rağmen ironik bir şekilde yasallaştırarak "dizin"i esnetip bozduğunu vurgulamaktayım.

Eserlerimde bu anlatımı ters bakıştan hareket edip tümevarış bir metotla dile getirmekteyim. Uzay-zamanı parçalayan dürtüleri simgeleyen uzuvlar birbirinden ayrıdır çünkü izleyici gözünde birer beden halinde tezahür eden şey, aslen sadece birer uzuvlar bileşkesidir. Diğer bir deyişle birey, tek bir motivasyon ile değil, istek ve arzuların çeşitliliği ve kontrol edilemezliği ile karşı karşıyadır.

Birbirini geliştirip destekleyen sıralı öğeler tablosu olarak günlük dile tercüme edebileceğimiz 'dizin'in üyeleri yani bireyler, dizin üyeleri olmaları sebebiyle kendilerine has misyonlara sahiptir. Ancak, bu misyonların gerektirdiği davranışlar belli bir hareket alanına ihtiyaç duyar ve bireyler birbirlerinden uzaklaşır, toplum dediğimiz oluşum ortaya çıkar.

Uzaklaşma, kimi egolara alan açar. Egoyu besleyen arzular birey bilinci tarafından değil, bu uzaklaşma sonucu oluşan boşluklar yani toplum içinde kendilerine bırakılan ya da bırakılmayan boş alanların şekil ve miktarı tarafından kontrol edilir. Gözlemlerimi resmedip yorumu izleyicilere bıraktığım gibi, bu duruma da "dizin" adını veriyor ve bu kelimenin önüne eklenecek sıfatı izleyiciye bırakıyorum.

Toplum içinde bazen kalabalık ve kargaşa kesitleri sunan dizin üyesi bireylere ait kimi uzuvların aşırı hareket halinde olup birey egosunu zirveye taşıdığı görülebilir. Kimi bireylerde kimi uzuvlar ise körelmiş, yer bulamamış ya da daha baskın olan bir başka birey uzvu tarafından yok edilmiştir, ezilmiştir. Bunu bertaraf etmek adına ihtiyaç duyulan yeni alanları açmaya yeltenmek, bütün dengeyi yani toplumu ortadan kaldırır çünkü mevcut hal çerçevesinde bireyler aralarında dinamik bir "ağ" kurmuşlar ve birbirleri sayesinde işlev görmektedirler. Bu zorunlu asimetrik bitişiklik ve etkisellik sonuçta saf realiteyi, doğanın gerçekliğini örter ve tüketir.

Eserlerin yaratımında, toplumsal baskı ve hoyratlıkları geometrileştirme arayışları mevcuttur. Bu arayışlar sonucu obje kenarları halinde görüntü kazanan matematiksel patlamalar daha önce hiç yapılmamış bir cüretle hesaplayıp denediğim uygulamalardır. Gördüğüm toplum-birey yapılanmasını konstrüktif bir anlayışla ve teknik bakımdan geleneksel bir tavırla resmederken, renk olarak kabul edilmeyen beyazı vahşi bir şekilde uygulayarak, genel kanaatlerin ne kadar aksi tarafında bir yerlere ulaşmış olduğumu iletmekte, önermem kapsamındaki resimlerim.

Araştırmalarımın yeni safhası, düşünsel zonların toplum üzerindeki etkilerinin bendeki tezahürü olacak. Ruh ve düşün dünyası ile dürtüler arasında gözlemlediğim örtüşme şekilleri üzerine tespitlerimi tuvallerimde hep birlikte müşahade edeceğiz.


Özgür Yener

01.10.1974 tarihinde İstanbul'da doğan Özgür Yener, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Resim Ana Sanat Dalından mezun olduktan sonra, bir süre sürdürdüğü sanatsal arayışlarının ardından 2003 yılında Madrid Complutense Üniversitesinin açmış olduğu sınavı kazanarak mastır yapmaya hak kazandı ve Madrid'de Félix Guisásola, Ramón Caravaca, Pilar Montero, Patricia Mayayo, Miguel Á. Ramos, Catalina Buezo, Josu Larrañaga, Juan Luis Martín Prada ve Daniel Lupion gibi hocaların atölye ve teorik öğretileriyle sanat eğitimine devam etti. Çağdaş Sanat Teoriği ve Pratiği adlı mastır programını başarıyla tamamladı. Bu dönemde İspanya ve İzlanda'da iki büyük kolektif sergide yer aldı.

2005 yılında doktora eğitimine kabul edilen sanatçı 'Plastik, Teknik ve Konsept' programı doğrultusunda 'materik resim', 'çoklu ifade imkanları', 'tarihi ve çağdaş koleksiyonlar vasıtası ile koleksiyonculuk fenomeni' gibi dersler aldı.

2003-2006 yılları arasında Madrid'de, dünyaca ünlü Del Prado, Tysen Bornemisa ve Reina Sofia müzelerinde incelemelerde bulundu.

Sanatçı, ilk dönem kompozisyonlarında (2002-2004) ölüm temasını işleyerek hızı ve zamanı sorgulayan özgün bir dışavurum sergilemiştir. Bu sorgulama, ileriki çalışmalarında, genellikle insan bedeninin parçalarını birer özne olarak kullanıp mekanı ortadan kaldıran kompozisyon anlayışı içerisinde olmuştur.

Sanatçının yaşamı yorumlayıp ifade ettiği anlatımcı tavrı; resimlerinde doğayı ve toplumu nesnel bir şekilde yansıtmak yerine, öznel ya da içsel gerçeğin yansımasını gösterir. Bugünkü yapıtlarında leke anlayışını koruyan ve satıh üzerine figür ile ilgili daha açık ipuçları bırakan sanatçı; bu şekilde, izleyiciyi, resmin içerisindeki ruhsal boyuta taşıyan ek bir yol daha çizmiştir.

Resmi davetle katıldığı 2004 Reykjavík Hrafnista karma sergisinde sergilediği iki eseri devlet koleksiyonuna girmiş, Mart 2007'de Madrid Francisco Duayer Sanat Galerisinde Silencio de Abstracto adı altında açtığı kişisel sergisi ise olumlu sesler getirmiştir.

2000'den bu yana profesyonel resim çalışmalarını sürdüren sanatçı, baba olması ile birlikte 2006 yılında doktora eğitimine bir yıl ara vererek yurda döndü. Eserleri birçok özel ve resmi koleksiyona girmiş olan sanatçı yurt içinde de birçok kişisel ve karma sergide izleyicileriyle buluşmuştur.






Serginizi
burada duyurabilirsiniz...

Hizmetlerimiz

sergirehberi@gmail.com







İletişim             Hizmetlerimiz             Gizlilik Politikası             Kullanıcı Sözleşmesi