sergirehberi.com

 
SERGİ         SANATÇI         MEKAN
Haftanın Sergileri  •  Güncel Sergiler  •  Gelecek Sergiler  •  Geçmiş Sergiler

Çizginin Güncesi
Abdurrahman 
Kaplan

Sergisi



09.04.2010 - 10.05.2010



Krişna Sanat Merkezi 
 

Kennedy Cad. No: 29/3
Kavaklıdere Çankaya Ankara

312-418 02 53


www.krisnasanat.com






Sergiden Görseller
Genel Bilgi


Genel Bilgi


“ÇİZGİNİN GÜNCESİ” / 09 NİSAN – 10 MAYIS 2010

“Çizginin Güncesi” isimli desen sergisini galerimizde açma nezaketini gösteren büyük hoca Abdurrahman Kaplan’a şükranlarımızı sunuyoruz.

Krişna Sanat Merkezi


Fırçanın Gizil Gücü, Rastlantılar ve Yeni Yorumlar

2003 Yılı içerisinde "Özgür Portreler" adlı bir dizi resim üzerinde çalıştım. Bu resimlerin çeşitli aşamalarında, çizginin ve rastlantıların rengin de kullanımıyla nasıl enteresan yorumlamalarla sonuçlanabileceğini gördüm.

Plastik sanatlarda her rastlantı ve serbest çizim yeni bir keşfin işareti olabiliyor. Kaligrafik yapıya dayalı bu çalışmalarda, sanatçı hem rastlantılarla hem de önceden ne olacağını bilmediği çizgi-lekelerle karşılaşabiliyor.

Sadece çini mürekkep ve fırça ile kağıt üzerine yapılan ilk denemeler esnasında oluşan rastgele damlamalar, kontrolsuz boya akıntıları, fırça ile yapılan değişik çizgi-lekeler, ilginç sayılabilecek rastlantıların, resmin kendisi durumuna gelecek kadar öne çıktıklarını görüyoruz. Resimlerdeki kaligrafik yapı ve rastlantılar resmin plastiğini oluşturan ögelerin önemli bir kısmını varediyorlar. Resim sanatında her sanatçının çizim ve rastlantıları farklı olacağından, sanatçının kendi resmine ulaşma olanağı; bunlara iyi yön verebildiği ve bunları sürekli kılabildiği oranda artıyor, zenginleşiyor, akılda olmayan sonuçlara gidebiliyor.

Daha önce yapmış olduğum "Süvarinin Türküsü" dizi resimleri çeşitli etütler sonucu ortaya çıkan işlerden oluşuyordu. Bu dizideki portrelerin ortaya çıkış süreçleri farklı olmuştur. "Süvarinin Türküsü" dizisindeki işlerde belirli etütlere dayalı bir ön çalışma vardır. Oysa bu "Özgür Portreler" dizisinde görülen sulu ve yer yer renkli çini mürekkep ile yapılan çalışmalarda, daha çok rastlantıların, resimlerin temel yapısını oluşturduğu; işlerin spontanel ve bazen yarım bırakılmış, çalışma anında verilen kararlarla oluşturulan, çizginin gücünün ön plana çıktığı, çizerken ve boyarken süratle karar verilerek yapılmış resimler olduğunu söyleyebilirim.

Bu resimlerin kağıda yapılan ilk çizimlerinin kendileri başlı başına resimdirler. Kendilerini varediyorlar. Bu ilk çizilen resimler, daha sonra gerek yağlıboya çalışmalarının gerekse tuvale yapılan özel akrilik baskı resimlerin hazırlığı olarak da kullanıldılar. Bu çizimlerden ilk etapta yağlıboya ile tuval üzerine dizi ile ilgili 40 resim çalıştım. Yağlıboya tekniğinin kendine özgü yanları işin içine girdikçe tümüyle başka etkileri olan tuvaller ortaya çıkmaya başladı. Burada yağlıboya resimlerin kompozisyonlarında çoğunlukla çeşitli kontrast ilişkileri araştırmaya ve sorgulamaya başladım. Zıtların birlikteliğinden acaba ne gibi resimsel sonuçlar ortaya çıkabiliyor? Kontrast ilişkiler yeni ve heyecan verici olabiliyor mu? Bu ve benzeri sorulara yanıt aramak için aynı tuvalde; renk, biçim, çizgi ve tema kontrastlıkları üzerinde durdum. Uzunu; yanına getirdiğimiz kısa ile, kalını ince ile, eğriyi düz ile, eskiyi yeni ile, kırmızıyı yeşil ile vs. yanyana getirerek bu kavramları daha iyi ifade edebilir; renk, biçim ve temayı daha etkili ve heyecan verici hale getirebiliriz düşüncesiyle bunlarla ilgili denemeler yapmaya başladım. Gerçekte küçük bir şeyin küçüklüğünü yanına konulan büyük bir şeyle daha iyi algılayabiliriz. Yine eğri ve serbest çizilmiş çizgileri, yanına getirdiğimiz düz çizgilerle daha iyi gösterebiliriz. Yeni ve günümüze ait şeylerin tümünü soyut ve düz biçimlerle; eskiye ve tarihe ait şeyleri ise, serbest çizimlerle yanyana betimleyerek eski-yeni çelişkisinin oluşturduğu etkileri resim diliyle anlatmaya çalıştım.

Bu ilk desenlerin tuval üzerine değişik bir teknikle rengin de katılımıyla (yalnızca sanatçısı tarafından yapılabilen 20 çalışmanın) enteresan sayılabilecek ilk çizimlerden daha farklı sonuçlara ve yüzey parçalanmaları ile ilginç renk ilişkilerine ulaşıldığı görülmektedir.

"Özgür Portreler" dizisinde biraz vahşi, biraz arkaik, biraz erotik; çizerken uyguladığım özgür tavrı tüm benliklerinde yansıtan, çıplak ya da yarı çıplak, gözlem ve algılamaya dayalı, fırçanın gizil gücünü ortaya çıkaran ve bize bunu hissettirebilecek portreler olduklarını söyleyebilirim.

Gerek çini mürekkebi gerek yağlıboya ile, gerekse özel baskı tekniğiyle yaptığım; resmetme eylemleri sırasında karşılaşılan zengin çizgi, biçim ve renk rastlantılarının yeni keşifleri, yeni keşiflerin de yeni resimsel tatları ortaya çıkardığını ve bu çabaların heyecan verici bir serüvene dönüştüğünü görmek, benim için güzel bir ilkbahar rüyası oldu. Bu eserler ise, bu rüyanın gerçeğe dönüşmüş bir sureti sayılabilir.]

Yukarıda 2003 yılı Nisanında yazdığım bu görüşlerimin üzerinden tam 7 yıl geçti. Tüm bu yazıp çizdiğim şeylerden sonra aklımda kalan tek şeyin "Fırça fikri takip eder" özdeyişi oldu. Çalışmalarım, sezgilerim, gözlem ve algılamalarım, çeşitli tesadüflerle teknik beceri ve buluşlarımın da yardımıyla daha önce yaptıklarıma çizginin açtığı yoldan giderek eklemlediğim bu son çizimleri gerçekleştirdim.

En güzel söz henüz söylenmemiş, en güzel resim henüz yapılmamış dahi olsa; Düşünmeye, çizip boyamaya ve daima gönlümün arzuladığı yerlerde gezip dolaşmaya devam etmeyi düşlüyor ve istiyorum.

ABDURRAHMAN KAPLAN






Serginizi
burada duyurabilirsiniz...

Hizmetlerimiz

sergirehberi@gmail.com







İletişim             Hizmetlerimiz             Gizlilik Politikası             Kullanıcı Sözleşmesi