|
td>
| |
Biz Vardık,Biz Yoktuk / Once We Were, Once We Weren't | Merve Üstünalp
Sergisi
05.09.2013 - 28.09.2013
artSumer Gallery
Kemankeş Mah. Mumhane Cad. No: 52
Karaköy
Beyoğlu
İstanbul
www.artsumer.com
Pazar ve Pazartesi günleri hariç her gün 11:00-18:00 saatleri arasında gezilebilir.
|
Biz Vardık, Biz Yoktuk // Once We Were, Once We Weren't | Merve Üstünalp
"Kumaş, ip, yağlı boya, tuval, asetat kağıt", .artSümer, 5 - 28 Eylül 2013 tarihleri arasında sanatçısı Merve Üstünalp'in ilk kişisel sergisi Biz Vardık, Biz Yoktuka ev sahipliği yapıyor.
"Biz vardık biz yoktuk iğne ile ipliğin attığı düğümleri, bir çerçevenin bitiş yeri olarak almaz, aksine bir çok farklı hikayenin görünmez iplerle de birbirine bağlandığı tek bir hikayenin ortak sesini duyurmak ister. Bu hikayeler, Merve Üstünalp'in kişisel geçmişinden ve şimdiden taşıdığı izleri, toplumsal hayat dayatmalarının trajikomikliğine, ahlakçılığın olanca ikiyüzlülüğüne ve deşifre oluşun utançla karışık bakışlarına yansıtır. Kumaş, ip, yağlı boya, tuval, asetat kağıtları ise sanatçının başvurduğu malzemeler olarak tanıklık ettiklerini, deneyimlediklerini cisimleştirme görevini üstlenirler. Figürlerin gözlerinin bizim gözlerimize hiç kaçırmadan dikildiği işlerde, sosyal hayatın yerleşik algılarına, erkek egemen bakışa yönelik güçlü bir nüktedanlık hissedilir; ipi eline alan bu defa kimdir? Genç bir kadının gözüyle gördüğümüz bu hikayelerde dolayısıyla izleyen-izlenen ilişkisi de tersine çevrilir. Kadının günlük hayatıyla özdeşleştirilen kumaş ve ip gibi öğeler, sanatçının bu materyalleri yoğun biçimde yorumlamasını sağlarken, eleştirelliğini de kendi içinde barındırır. Üstünalp, popüler kültür ve televizyondan aşina olunan, ismi bir çırpıda akıllardan silinen "...Hanım ve ...Bey" gibi "bir var bir yok" kahramanların, ikinci ve hatta üçüncü baharlarını aradıkları maceraları anlattığı "İzdivacıma Mani Olma", ya da çok bildiğimiz bir düğün sahnesinin süslü fakat sisli kalmış yüzlerini ortak geçmişe bir gönderme yaparak sunduğu "Bir Düğün Hatırası" gibi işlerinde izleyicisini bir bellek taramasına davet eder. Öte yandan ataerkil bir toplumda kadın olmanın hatta kadınsılığın yaygın söylemlerce tanımlanışının bir ehlileştirme çabasına dönüştüğüne de dikkat çekerken "Bedenler toplum tarafından nasıl şekillendirilir?" gibi sorulara kendine özgü bir ironiyle cevaplar arar. "Ağdasızlar" adını verdiği işinde, çirkinden güzele evrilme zorunluğunun yarattığı itki ile bedenleri belirlenmiş güzellik normlarınca sahiplenilmişler, istenmeyen her tüyle öğütlenen bu uysallaşmayı reddederler. Biz vardık biz yoktuk, özgürlükleri alıkonulmak istenenlerin geçmişini şimdide sorgularken, eline-diline-beline hakim olması gereken bu bedenleri iyi-doğru-güzelden öte bir yaklaşımla vurgular.
|
|
Serginizi burada duyurabilirsiniz...
Hizmetlerimiz
sergirehberi@gmail.com
|
|
|
|