|
td>
| |
İşaretler - İmgeler - Karşılaşmalar
Mehmet Çetiner
Resim Sergisi
17.01.2013 - 10.02.2013
Artgalerim Nişantaşı
Valikonağı Cad. No: 63 Kat: 6-7
Nişantaşı
Şişli
İstanbul
212-343 85 50-600
www.artgalerimnisantasi.com
|
Sergiden Görseller
Basin Bulteni Artgalerim Nişantaşı Sanat Galerisi “İŞARETLER - İMGELER - KARŞILAŞMALAR” adlı kişisel sergisinde
Mehmet Çetiner’in eserlerini sanatseverlerle buluşturuyor. Sergi, 17 Ocak – 10 Şubat 2013 tarihleri arasında Nişantaşı’ndaki tarihi Damat Tween Mağazası’nın 6. ve 7. katlarında yer alan Artgalerim Nişantaşı Sanat Galerisi’nde görülebilir. İŞARETLER - İMGELER - KARŞILAŞMALAR “Bak, yaşıyorum işte. Nereden? Ne çocukluk, ne gelecek azalıyor... Artmışçasına varlık kaynıyor yüreğimden."
Rilke, Duino Ağıtları’nın dokuzuncusunda yaşamı birkaç cümleyle bir çırpıda özetleyiverir. Yaşadığımız anda ne çocukluk azalır ne geçmiş. Çoğu zaman tedirginlikle beklediğimiz, doğruyu yapmazsak tüketeceğimizi sandığımız o hiç gelmeyen gelecek değil, ardımızda bıraktıklarımızdır. Bizi biz yapan geçmiş azalmaz ama bazen tüketilir ya da yeniden yeniden çoğaltılır. Bazen bilinçaltımızdan çıkıp gelen bir anı, aşkın şehvetle birleştiği ilk dokunuşun usumuzda bir anda belirişi, bir doğum, bir ölüm… Yaşamımızı kuran her an usumuza kazınan küçük işaretlerdir. Sonra o küçük işaretler bir sanatçının dilinde, elinde imgelere dönüşür. Mehmet Çetiner, geometrinin verilerinden yararlandığı soyut yaratım anlayışında bu kez renkleri ve her biri birer işaret olan sayıları imgelere dönüştürüyor. Yaptığımız bir söyleşide resimlerinin çıkış noktasının yaşamındaki insanlar olduğunu belirtmişti Çetiner. Bu yüzden bu çalışmalara soyut birer portre demek de mümkün. Bir başka açıdan usunda, ruhunda, teninde izler bırakan başka başka yaşamları kendi yaşamıyla kesiştiği yerde, boyaların ardına gizliyor. Sokakta yürürken, düşünürken, tuvalin karşısına geçip çalışırken cebinden çıkardığı ressam kimliğini kişiliğini oluşturan parçaların arasına katıp kişisel bir öykü kuruyor. Ve kurduğu öyküyü salt kendine özgü diliyle anlatıyor. Birbirinin içine geçen, yakınlaşan, uzaklaşan, yarım kalan dairelerle resimsel alanda kurduğu ilişkiyi renklerle yaşamsal olana taşıyor. Yeşilin, mavinin, kırmızının, sarının bilinçaltı yansımalarını yüzeydeki arayışla birleştiriyor. Beyazlarla bıraktığı boşluklarla, boşluğun çift anlamını imliyor. Soyut resim yüzeyinde, elle tutulur sanat nesnesinin üzerinde bakışın rahatça dolaşmasını sağlayan boşluk, geçmişle gelecek arasındaki tüm yaşanmışlıklar ve yaşanmamışlıklar üzerine duyumsanan boşluk. İşte tam burada yaratı ile gerçeklik arasında ironik bir bakış açısı ya da sorgulama öneriyor. Nesnel gerçekliğin önüne soyut yaşamı koyuyor, tek gerçek olarak algıladığımız yaşamın önüne de soyut yaratımı… Hangisi gerçek? Belki ancak bedenimizin fiziksel varlığıyla algılayabildiğimiz nesneler dünyası gerçek ya da asıl gerçek olan yaşanmışlıkların tinin üzeride bıraktıkları. Geçmişle gelecek arasındaki o bilinmez boşluk. Belki bir kahve molası, sorguladığımız o uzun geceler ya da aşık olduğumuzu hissettiğimiz o an… Ya da hepsi. Geçmişi ve yaşamı çoğaltan birikimlerin bütünü. Mehmet Çetiner, yaşamından biriktirdiklerini resimsel dilin işaretleriyle anlatıyor. Bir başka açıdan belki hiçbir zaman söze dökemeyeceklerini imgelerle gösteriyor. Kendini bedeninin sınırları dışında nesnelleştiriyor. Murathan Mungan’ın deyişiyle; “Anlatmanın imkânsızlığı ile anlatmanın zorunluluğu arasındaki varoluş sancısı”nı açık ediyor. Nilgün Yüksel, Kasım 2012
|
|
Serginizi burada duyurabilirsiniz...
Hizmetlerimiz
sergirehberi@gmail.com
|
|
|
|