sergirehberi.com

 
SERGİ         SANATÇI         MEKAN
Haftanın Sergileri  •  Güncel Sergiler  •  Gelecek Sergiler  •  Geçmiş Sergiler

İz
Sara 
Baruh

Sergisi



05.05.2011 - 15.06.2011



Odakule Sanat Galerisi 
 

İstiklal Cad. No: 142 Odakule
Galatasaray Beyoğlu İstanbul

212-251 46 31


sanat.iso.org.tr






Basın Bülteni


Basin Bulteni


SARA BARUH / ‘İz’ Soyut Resim Sergisi

Küratör : A. Necip Yeşiltepe
05 Mayıs -15 Haziran 2011
Açılış: 05 Mayıs 2011, 18.00–20.00
İSO - ODAKULE SANAT GALERİSİ
İstiklal Caddesi Odakule 142, Beyoğlu, İstanbul

2010 Türkiye sergisi büyük ilgi gören Sara Baruh, geçen sergisi için düşünürken tesadüfen rast geldiği ve resimlerine yansıttığı ”izleri” takip ederek yaptığı yeni soyut resimleri ile yeniden koleksiyonerlerinin karşısına çıkıyor.

Yaşadığımız sürece yaptığımız işlerle, verdiğimiz kararlarla, elimizi sürdüğümüz her şeyde iz bırakırız veya bırakmak isteriz. Sade araçlarla, masum çizgilerle hatta küçük noktalarla farklı izler bırakmak mümkün.

Sonsuza katılacak iz belki bir kitap, bir film, bir resimdir; belki bir başarı hikâyesi, yol açacak, engel kaldıracak bir karardır; hatta belki birkaç renk, çizgi, noktadan oluşacak enerjidir.

İstanbul’da, Paris’te, Cenevre’de sanat koleksiyonerlerinin mekânlarında, huzur veren bir Sara Baruh resmine rast geldiğinizde, simgelerin izlere dönüştüklerini ve sizin bırakacağınız izlere de enerji verdiklerini hissedersiniz.

Sara Baruh İsviçre’nin Cenevre şehrinde yaşayan, Türkiye dışında ve içinde birçok kişisel sergileri açılmış önemli bir Sanatçımız. 1985 yılında Jean-Luc Barbier atölyesinde başlayan sanat eğitimi 2000 yılına kadar Cenevre Güzel Sanatlar Akademisinde ve Ecole Martenot’da devam etmiştir.
Geçmiş Sergileri: Manoir de Cologny, Cenevre (1997); Galerie Antidote, Cenevre (1998); Galerie Diorama, Cenevre (2000-2002); Galeri Artist, Istanbul (2004-2006); Mine Sanat Galerisi, Istanbul (2005); Galerie du Tir, Cenevre (2006);Dem-Art Galeri,Istanbul (2007);Akademist, İzmir (2007) Katıldığı Fuarlar : Basel (2005);Tüyap(2005);ArtIstanbul (2005-2006);İSO-Odakule Sanat Galerisi 2010


Makale:
“İz”
Necip Yeşiltepe / Nisan 2011 İstanbul

Büyük sanatçılar büyük-derin-yoğun düşünebildikleri ve çok okudukları, araştırdıkları, çalıştıkları, hepsinin önünde işlerine yüreklerini koydukları için büyük olurlar. Sanatçının temel aracı beynidir. Gördüğünü resmettiğini zannederiz. Aslında düşündüğünü, hissettiğini resmeder, yontar. Her eser ilk noktayı koymakla başlar. Sonra o nokta hareketlenir, tuval bezi üzerinde bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuk sanatçı tarafından yüzeye ne kadar sade yansıtılır, imgeler simgelere, simgeler sembollere dönüştürülebilirse yolculuk o kadar başarılıdır. Seyredenle sanatçı bütünleşir, yolculuğu birlikte yaparlar, aynı heyecanı yaşar, aynı yürek titremesini hissederler.

İyi bir plâstik eser her yeni bakışımızda bizi birkaç saatlik yeni ve farklı bir film seyreder gibi etkilemelidir. Eğitimli, duyarlı ve algı penceresi açık izleyen, sanatçının eseri çalışırken sadece yüzeyde gördüklerini değil, içinde, gerisinde gördüklerini, düşündüklerini, hissettiklerini de eserine aksettirdiğini algılar. Bazılarımız sadece göze hitap edenden etkilenir. Yaradanın hediyesi güzel bir çiçeğin, güzel bir insanın kopyasını gördüğünde vakit harcamadan tepki verir, güzel buluruz, zevk alırız, çünkü kodları doğumdan itibaren beyinlerimize işlenmiştir, ulaşılması kolaydır. Bildik olduğu için tepkimizin, yorumumuzun yargısından çekinmeyiz. Anladığımızı beğenir, sever, anlamadığımıza, bilmediğimize yabancı muamelesi yapar, kulp takarız. Eseri yüceltme değil kendimizi kurtarma çırpınışına saparız. Yabancı bir dili biliyorsak konuşur, anlar, temas kurabiliriz, keyifleniriz, bilmiyorsak duyduğumuz yabancı tınlamalara gülünç yakıştırma yapmaya kalkar, küçümser davranışa girer, alaycılık zırhı takar, bencilliğimizi korumaya, bize yabancı dolayısıyla endişe duyduğumuz güvensiz ortamdan kurtulmaya çalışırız. Esasen bu tür tepki üzüntümüzü ve kederimizi maskelemenin-gizlemenin bir yoludur.

Bazılarımız ise zamanı verimli değerlendirmiş, yaşamını anlamlı kılmaya çalışmıştır. Onlar artık sadece gözleriyle değil, gelişmiş beyinleri, ruhları, gönül gözleri, sıcak yürekleri, kültür birikimleri, ulaştıkları entelektüel çizgi ile daha farklı, daha anlamlı yolculuklara çıkabilecek güce erişmişlerdir. Onlar sanatçının esere yerleştirdiği kodları çözebilecek güce yani bilgiye erişmişlerdir. Bir sanat eserini algılamanın yolu dekodaj bilgisinden, iç-göz dilini konuşmaktan, anlamaktan geçer. Bu aşamaya gelmiş olanların gördüğü farklıdır, hissettiği farklıdır, aldıkları hazzın derecesi yüksektir. İnsan madeninden çıkan brüt elmasların özellikleri aynı, pırlanta özelliklerine ulaşmaları, ışık saçmaları, iz bırakmaları için bütün iş onları yontan sanatçıda.

İnsanın geride bırakacağı en değerli iz, iyi yapılmış bir sanat eseri ve iyi yetiştirilmiş bir çocuk.






Serginizi
burada duyurabilirsiniz...

Hizmetlerimiz

sergirehberi@gmail.com







İletişim             Hizmetlerimiz             Gizlilik Politikası             Kullanıcı Sözleşmesi