sergirehberi.com

 
SERGİ         SANATÇI         MEKAN
Haftanın Sergileri  •  Güncel Sergiler  •  Gelecek Sergiler  •  Geçmiş Sergiler

Sanat Çevresiyle Hesaplaşma
Yücel 
Dönmez

Resim Sergisi



24.11.2010 - 31.12.2010



Tatbiki Sanat Galerisi 
 

Bahariye Cad. No: 3/1
Altıyol Kadıköy İstanbul

216-338 98 37


www.tatbikisanatgalerisi.com






Detay Bilgi Genel Bilgi


Detay Bilgi


Yücel Dönmez

Sanatçısın, ille de özgün olabilmek adına çabalar harcıyor ve bir ömür boyu bu yolda varınızı yoğunuzu ortaya koyuyorsunuz, literatürlere taşıyor eserleriniz, dünyada sanat alanında ilklere imza atıyorsunuz ve bir gün karşınıza kimliğinizi sorgulayan tavırlar çıkıyor ve siz, ülkenizin kimliğini kullanmayı seçiyorsunuz… Diyorlar ki size o zaman gidin ülkenizden de desteğinizi alın, tçünkü bugüne kadar ülkenizden dünya sanat platformuna yeni bir şey gelmedi, sizinle sanatın önünü açabileceklerdir, ülkenizin genç yeteneklerine rehber olursunuz…

İşte bu duygularla ülkenize dönüyorsunuz ve yetenekli gençlere verdiğiniz destekler ile, bir dizi isim çıkıyor ortaya, etkinlikleriniz göz kamaştırıyor…

Umut denilen şeyin bazen ne derece anlamsız olduğunu, ülkenizde önünüzü kesmeye çalışan çevreler sayesinde anlayabiliyorsunuz: onlar ki onlarca yıldır ülkede entelektüel geçinen ve sözde sanatı zirveye çıkarmak için çaba harcadıklarını iddia edenlerdir, onlar ki sahte cumhuriyetçiler, ülkemizin bu günkü durumuna gelmesinde hataları, oyunları ve entrikaları olanlardır…

Yiğidin hakkını yiğide vermek öteden beri gelen bir etik kavramdır fakat, ne yazıktır ki ülkemde artık yiğidin önündekini alabilmek adına düzenbazlıklar sergilenirken, elinizden bir şey gelemiyor. Çünkü düzenbazlar ön plandadır ve para babalarının da gözleri bunlar sayesinde boyanmaktadır… Hoş para babalarının da işine gelen bu ya, ülkede her şey etik kuramlar ile giderse, kimse kimsenin hakkını yiyemeyecektir ki bu da birilerinin işine gelmemektedir…

At izi ile it izinin birbirine karıştığı açıkça görülen bazı çevrelerin yanı sıra, sanat çevresinde olumsuzlukların giderek büyümesi, “Böyle gelmiş böyle gider” mantığını daha da pekiştirerek, kötü niyetlilerin önünü açmaktadır…

Aslında zamanında kendi çıkarlarımı ön plana alarak tıpkı bir Orhan Pamuk gibi davranabilseydim Amerika’da bugün elbette ki, sanatın büyük ödüllerinden birini de bana vererek, beni ülkemin karşısında koz olarak kullanacaklardı. Amerika’da bu açıdan önüm açıktı fakat yüreğim böyle bir şeye asla izin vermezdi ve vermedi de: Bedri Baykam’da aynı iddiayı dile getirdiğinde, onun da ne derece bu açıdan duyarlı olduğunu düşünerek sevinmiştim… Öyle ya ülkemin karşısında olan gruplara tavizler verseydi, siyaset alanında da bulunduğu için, karşıt gruplar bunu çok iyi kullanacaklardı…

Bedri benden çok daha şanslı çünkü, sanat alanında verdiği savaşını biraz da ülkemdeki çarpık sanat çevresine karşı belli bir politika sürdürerek gerçekleştirdi… Çünkü o çevreler ki kendilerini sanatın duayenleri gördükleri halde ülkemden, bu coğrafyayı temsil edebilecek, dünya sanat platformunda çok büyük ses getirecek bir görsellik ortaya koyamadıkları için, etkili ses çıkarabilecek olanlar ile de diyalogu sürdürmek durumunda kaldılar…

Bedri Baykam, UPSD başkanı olduğu zaman umudum canlanmaya başlamıştı fakat sonradan, aynı tas aynı hamamın başka bir şekilde sürdüğünü görmek de beni üzmeye başladı…

Bedri’den önce Mehmet Güleryüz UPSD başkanıydı ve onun döneminde Tüyap sanat fuarına nedensiz olarak adımın kabul edilmemesi karşısında ise susmayı tercih etti… Bir dernek ki, sanatçının hakları için kurtulmuş ve bırakın sanatçıyı, üyesinin bile arkasında olamıyor… Peki neydi suçum? Amerika’da 3 büyük müzeden birinde sergi açmış olmam mı, yoksa 1995’de ulusal sanat madalyasının 8 görsel sanatçısından biri olduğum organizasyona verilmesi miydi veya girmiş olduğum literatürler mi, yoksa dünya görsel sanatlarına yeni üsluplar, teknikler getirmem mi? Bir gün aldığım sürpriz bir telefondan sonra, İstanbul’un kalbi sayılan Taksim metrosuna 4 orijinal sanat eserimin konulması mı, Şişhane metro istasyonu Kasımpaşa girişindeki güncel sanat çalışmalarım mı… Hep kendimde bir hata aradım fakat işin içinden çıkamadım ve de erkek gibi karşıma çıkıp nedenini de ortaya koymadılar… Burada ülkemde gördüğüm değer ortaya çıkıyor: demek ki ülkemin sözde sanat uzmanları Amerikalı eleştirmenlerden, müze seçicilerinden, gerçek uzmanlardan daha iyi biliyorlardı sanatı: o zaman neden bugüne kadar Batı’nın eteğini tutarak at koşturuyorlar? Neden bugüne kadar Bienallerden bir dünya çapında, tüm dünya sanat çevrelerinin eserini satın alabilmek adına koşturduğu sanatçı çıkaramadılar? Ülkemdeki sanatçılarımız mı yeteneksizdi? Elbette ki hayır! Ülkemde yetenekler açısından sorun yok fakat, yetenekleri kendilerine tutsak kılmayı ön planda tutan ve oyunlar içinde olan sözde sanat adamlarıydı sorunları yaratanlar… Son zamanlarda resim ve görsel sanatlar piyasasında ki özendirici yanlış adımlar ile, neyin iyi neyin kötü olduğu da birbirine karıştı, şimdilerde, birtakım isimlerin üzerinde süren oyunlar ile yaratılan iç piyasada, sanatçı dün bulunduğu dik duruşunu sürdürememekte ve birilerine bağımlı olarak yaşamayı göz önünde bulundurmaktadır…

“Şimdiye kadar Batı’nın etkisinde sürdürdüğümüz görsel sanatlar alanını bundan sonra dünya sanat platformunda oluşan ortak dile kaydırıyoruz, ülkemizin genç sanatçıları bu fırsattan yararlanmalıdır, çünkü artık sanatta ortak bir dile gidilmiştir” diyerek, dün okuldan mezun olmuş gençleri bugün ele alarak yeni bir oyunun içine atanlar, bilmelidirler ki, bugün o ortak dile ile üretilen sanat eserleri de nedense Batı’nın veya dünyanın başka coğrafyalarının uzantısı bile olamamaktadır… Elbette ki bu arada özgün işler ortaya koymaya çalışan bir takım yetenekler de yok değil fakat, bir elin parmaklarını geçmeyen sayıları ile, ülkemiz görsel sanatları adına bir şey yapamamakta dırlar…

Bir ülkede görsel sanatların bir yere gelebilmesi için, bu alanda söz sahibi olanların, ülkede nerede neler yapılıyor bilgisini de dağarcıklarına yüklemeleri gerekiyor ki, değerler yerine oturtulabilsin… Araştırmacı zihniyetten uzak davranışlar ile sadece kendilerine düğme ilikleyen, kendi uydularında kolayca kontrol edebilecekleri yakın çevreleri ile günü kurtarmaya çalışan ülkemin sözde sanat kurtarıcıları, kendilerinden önce ülkemde gerçekleştirilmiş olan uluslar arası değerde sanat çalışmalarını da görmezden gelerek, eskiyi, eskileri de silmeye çalışmaktadırlar…

1974 yılında ülkemde Land Art yaptığım zamanlarda kısa pantolonla gezen veya bebek kundağında olanlar bugün kalkmış ülkemin sanatı adına ahkamlar kesiyorlar…

Diyelim ki araştırmamışlar ve bilmiyorlar, haberleri yok… Gözlerine sokarcasına önlerine koyduğumuz zamanlar da oldu fakat, nedense anlamak, dinlemek istemediler…

Bir ülkede onlarca yılını sanata vermiş bir kişi ülkemin bir müzesindeki yetkili ile bir buçuk yıldır görüşemiyorsa, bunda mutlaka art niyet aramak da gündeme geliyor: nedir hesabınız? Siz gerçek bir sanatçıyı silebilmek adına ne kadar güce sahipsiniz ki, kalkmış kendi oyunlarınıza yeniliyorsunuz. Yarın karşınıza birileri çıkıp sizi yargıladığı zaman yanıtınız ne olacaktır? Sizler kimsiniz ki illede sizin dediğiniz olacaktır… Dünya sanatında bulunduğunuz konum ile ne derece değer taşıyorsunuz ki kibiriniz dağları aşıyor…

Yabancı sanat çevreleri ülkemde sanat alanında mekanların açılmasını elbette alkışlayacaklardır, binaların güzel olması, paraların harcanması, uluslar arası sanatçıları, öz geçmişlerine etkinlikler eklemek açısından organizasyonlarınıza taşımanız veya dünya çapında sanatçıların sergilerini açmanız güzel de, ülkemden dünya sanatında bir ilk, bir yeni ortaya koymuş olan sanatçı çıkaramamanız ise sizin çok büyük ayıbınızdır… Diyorum ki, Yücel Dönmez olarak Türk çağdaş resim sanatında en önemli sergileri açtım ve ülkemde çağdaş sanat alanında ilkleri onlarca yıl önceden başlayarak gerçekleştirdim. Neden beni duymak istemiyor ve yok edebilmeniz için oyunlara giriyorsunuz? Sizin gücünüz beni şimdiye kadar girmiş olduğum literatürlerden silmeye yeter mi? Dünyada eşi olmayan bir üslup ve teknik ile geliştirmiş olduğum sanatımdan beni geriye götürebilir misiniz ki, bir adım geleceğinize on adım kaçıyorsunuz: yoksa gerçekleri duymak hoşunuza mı gitmiyor…

Onlarca yıldır ülkemde geleneksel sanatlardan yola çıkarak çağdaş sentezler ortaya koyalım diye sanat çevremiz uğraşı veriyordu. Bu uğraşı da ben başarılara imza atmışsam suç mu bu? Onur duyacağınıza neden oyunlara giriyorsunuz…

Tuval resimlerim, cam altı çalışmalarım, dijital sanatı kullanarak ortaya koyduğum güncel sanat çalışmalarım, Land Art’larım, bunlara eş değerde ne ortaya koydunuz veya koydurabildiniz ki kalkmış ahkamlar kesiyorsunuz? Kendi kuşağıma ait tüm dünya sanatçıları içerisinde, çağı izleyerek, sanatın güncelinde kalan bir başka sanatçı daha gösterin de belki size karşı bir sempati besleyebileyim. Bu durumda artık ülkemin sanat platformuna güvenim kalmadı ve olanları da kaygıyla izliyorum…

Sanat eserlerinin ederleri yükseltilmiş olabilir ve bu durum sanatçı olarak benim de hoşuma gider fakat, ne değerli veya daha değerli bunu ayıramadığınız için de bu durum ileride sizin başınızı da ağrıtacaktır, bunu zaten sizler de biliyorsunuz…






Serginizi
burada duyurabilirsiniz...

Hizmetlerimiz

sergirehberi@gmail.com







İletişim             Hizmetlerimiz             Gizlilik Politikası             Kullanıcı Sözleşmesi