sergirehberi.com


SERGİ         SANATÇI         MEKAN
Tüm Sanatçılar Güncel Sergisi Olan Sanatçılar


Ömer Orhun






SergiRehberi Arşivinden:
Güncel Sergi    Gelecek Sergi    Geçmiş Sergiler    Görseller

Sergiler    Metinler    Metin_detay    Özgeçmiş   


Beyoğlu, Metnin bittiği fotoğrafın çözüldüğü yer - Levent Çalıkoğlu

Beyoğlu

Metnin bittiği fotoğrafın çözüldüğü yer


Levent Çalıkoğlu

“Gerçek biz"i ele geçirmenin imkansız olduğunu bağıran bir yer Beyoğlu. Her gün, farklılığın resmi geçidine sahne olmasına rağmen bir biçimde bilinmeyenin üstünü örtüyor; görünüşün, mitlerden, kamusal anılardan, anekdotlardan, yaşantıya dayalı açıklamalardan ve yeni temsil biçimlerinden beslendiğini doğruluyor. Anti-yüzler müzesi olarak herkesin aidiyetinin sorgulandığı bir açık hava arenası Beyoğlu. Oturup seyrettiğinizde aklınızda binbir soru birikiyor: Cadde kime ait? Mekanlar kimin için terk ediliyor? Yerleşenlerle geceleyenler nasıl buluşuyor? Kıyafetin, bakışın, dikizlemenin tektipleştirmesine kimler direniyor kimler öncülük görevi üstleniyor? Geceyi gündüzden gün ışığı mı yoksa arka sokaklar mı ayırıyor? Sanat, dürüm, kitap kimler tarafından yeniliyor? Gördüklerimin hepsi şimdiki zamana mı sığıyor?

İnşa edilişindeki akılcılığa karşın modern kent, esasen bir sır saklama mekanı olarak tanzim edilmiş. Roller, görevler, sınırlar, akışlar metinselleştirilse de, dışarısı ile içerisi arasında, varlığı açığa vurulmak istenmeyen bir gizlilik duvarı örülmüş. Mahrem olanı görünümün dışına almak veya tekinsiz olandan korunmak için değil; sosyal tabakayı birbirinden izole etmek için. Beyoğlu, paftalandırılmış modern kentin artık suda eriyen tuz gibi çözüldüğünü ve bu açıklığın içerisinde kaybolmanın baş döndürücü bir deneyim olduğunu gösteriyor. Bu nedenle, gören bir göz olarak bedenimi kolayca yerleştirebileceğim bir yer değil Beyoğlu.

Ne beni sarmalıyor ne de dokunsal bir hazza davetiye çıkarıyor. Bir çekiciliği olduğu kesin, fakat hiçbir vaat ve taahhütte bulunmuyor. Her türlü karşılaşma öngörülemez bir sürpriz olarak ya beni olduğum yere zımbalıyor ya da sınırlı bir benlik olarak dışlıyor. Sanki her türlü belirsizlik Beyoğlu'na hapsedilmiş ve bu, rutin olarak her gün yeniden sahneleniyor. Tüm kontrol faaliyetlerine, düzen ilkelerine, farklı dönemlerde yenilenen çehresine karşın Beyoğlu her seferinde, bir yabancı olarak benim değişmem gerektiğini bazen hiç de kibar olmayan yöntemlerle telkinliyor.

Ömer Orhun'un fotoğrafları ise Beyoğlu'ndaki bu Araf kalabalığını tarif etmekle meşgul değil. Benim gibi cevabı anlamsız sorularla da ilgilenmiyor. Ara sokakların, buluşma yerlerinin, omurganın belkemiğini oluşturan ana cadde kahramanlarının ve hafta sonu ziyaretçilerinin öngörülemez kimliklerini onaylatmaya kalkmıyor.

Aksine herkesin bir yabancı olarak ikame ettiği bu geçiş mekanında, kişilerin kendi "yersizliklerine" tutunmalarının nasıl bir duygu ve strateji gerektirdiğini hatırlatıyor. Ömer, saldırgan şipşak bir fotoğraf fikriyle görme edimini bir nesneye de dönüştürmüyor. Kendisini akışa bırakmanın bir karşıhakikat olarak ne kadar önemli olduğunun farkında. Yüzler ve mekanlar alfabesinin içerisinde seyre çıkmış birinin duyduğu hazzın yansıması bu fotoğraflar.

On yıl önce olsaydı onu, can sıkıntısıyla kendisini bilinmeyene vurmuş, hangi yöne döneceğine anlık karar veren bir aylak ya da yabancı ve garip öğelere bulaşmak isteyen arsız bir turist olarak tanımlayabilirdim. Oysa artık rotası neredeyse belli bir hacı gibi kalabalığın içerisinde yolunu bulabiliyor. Tanıdığı, bildiği sekiler, apartman girişleri, avının üzerine atlayabileceği mağaza açıklıkları bedeninin ezberinde. Kalabalığın hareketinin kokusunu alıp kimi tek başına sıkıştıracağını kimleri mıhlayabileceğini çok iyi biliyor. Bazen görüş hattını öyle bir temizliyor ki, mekan da zaman da başka bir coğrafyaya referans yapıyor. Esasında yarı görünür ve bulanık olan yabancının yüzünün yarısı onun gördüğü. Tüm görsel albenisiyle mıknatıs vazifesi gören Beyoğlu'na direniyor. Direndiği için karşı tarafın dinamizmine, bitkinliğine, serkeşliğine, çeşitliliğine ve renkliliğine arızalı bir cevap vermekle kalmıyor, kendisini istila edilecek bir öteki olmaktan da kurtarıyor. Fakat yanlış anlaşılmasın, onun görünüşten çekip aldıklarını öncesiz-sonrasız bir vaka gibi görüp cansızlaştırdığını söylemiyorum. Bu tür bir bakışın fazlalıkları tırpanlayan, eksikleri abartan, tektipleştirici, dolayısıyla nesneleştirici bir müdahale olduğunun farkındayım. Söylemeye çalıştığım, Ömer'in boş zamanlarında her şeye burnunu (vizörünü) sokan fakat bunun karşılığında hiç acı çekmeyen bir adam olmadığıdır. Caddenin güvensizliği veya olanakları onun soluduğu, içinde hissettiği ve dönüştürdüğü bir şeydir.

Ömer Orhun'un fotoğraf anlayışının ana yapı olarak iki temele oturduğunu düşünüyorum. Bugünün abartılmış görselliğinde fazlasıyla masum kalacak fikirlerden ilki kendisinin de söylediği gibi görmeye çalışan kişi olarak, imgeler ile kullandığı dil arasında çevirmenlik yapmaya çalışması. Söze gerek kalmadan anlaşılan, ama anlatılmaya kalkıldığında tam çevrimi olmayan bir dilin sınırlarında gezinerek, görüntünün içerisine dahil olmayı istemekle ilgili bir arzu bu. Bu istek, hep sessiz kalacak olan görüntülerin ve görmenin yüceltilmesine yönelik bir hissiyat barındırıyor. Çevirme işleminde kendi gövde bilgisine, görme düşkünlüğünün yarattığı gerilime, anın içerisine akma isteğine başvuruyor Ömer. İkinci ana eğilim ise tamamen Ömer'in öznelliği ile ilgili. Karelenmesi istenilen görüntüler karşısındaki imkansızlığın farkında olarak kendi zamanını, görme alışkanlıklarını nesneler ve şeyler arasında bir iç örgü, bir bağ yaratacak şekilde inşa ediyor. Bu sayede fotoğraf belgeye, belge ise bir iç okumaya dönüşüyor. Odaklanılan imgeler, açılar, atmosfer, duruşlar gören bedenin bir uzvu oluveriyor. Kimilerince tek başına bu üslupsal yapı fotoğrafın yayacağı gücü etkileyebilir. Fakat fotoğrafların gösterdiğinin Ömer'in içselleştirdiğinin bir parçası olduğunu bilmek beni daha da heyecanlandırıyor. Belki de bu sayede "gerçek biz"i tariflendiremeyen Beyoğlu onun aracılığıyla işaret edilen bir düşe dönüşüyor.






Serginizi
burada duyurabilirsiniz...

Hizmetlerimiz

sergirehberi@gmail.com







İletişim             Hizmetlerimiz             Gizlilik Politikası             Kullanıcı Sözleşmesi