sergirehberi.com


SERGİ         SANATÇI         MEKAN
Tüm Sanatçılar Güncel Sergisi Olan Sanatçılar


Selma Gürbüz






SergiRehberi Arşivinden:
Güncel Sergi    Gelecek Sergi    Geçmiş Sergiler    Görseller

Kişisel Sergiler    Karma Sergiler    Metinler    Metin_detay    Özgeçmiş   


Selma Gürbüz'ün “Cinleri ve Perileri” - Haşim Nur Gürel, 23 Temmuz 2004

Selma Gürbüz'ün “Cinleri ve Perileri”

Küratör : Haşim Nur Gürel

Karaname

O gün ışığın nereden geldiğini anlamak mümkün değildi. Gölgeler yok olmuştu ve şimdi gördüğüm her şey iki boyutlu bir halde karşımda duruyordu. Hayırdır inşallah dedim, adımımı attım, sanki bir perde oluştu önümde ama içine girilebilecek gibi değildi. Geriye çekildim boşlukta hissettim kendimi birden ve izlemeğe başladım. Ansızın çok iyi tanıdığım kedi insanlar çıktı karşıma. Onlar her türden cambazlığı bilirler ve kolayca istedikleri şekillere girebilirler, kışkırtıcı birer oyunbazdırlar. Aralarından seçtim siyahlarımı büktüm bıyıklarımı, toplayarak onları bağladım kuyruklarını. Bir aşağıda, bir yukarıda, başladılar tüm hünerlerini göstermeye bana. Boyunları bükük, bir erotik oyuna dönüştü birleşmeleri, ayrılmaları. Girdi bütün heybetleriyle arslanlar geyikler bir araya. İki aykırı mizacı birleştirebildim sonunda. Ve derken testere ağızlı horozlar peydahlanarak arslanları kaçırdılar ve çıkan şimşekleri uzaklaştırdılar. Çok şehvetlidirler ve Yezidilere göre tapınılacak yaratıklardır bu kendini beğenmişler. Halit usta bana; Selma hanım bugünlük bu kadar yeter, bayağı geç oldu, yarın devam ederiz dediği an bu büyülü perde bozuldu. Ağır adımlarla sanayi mahallesinin soğuk karanlığında bir sonraki günün karanamesini düşünerek yola koyuldum.

14 Ocak 1999, Selma Gürbüz [1]

* * *


Selma Gürbüz'ün özelikle "cin ile peri" diye adlandırdığı son dönem çalışmalarının çarpıcı bir arınmışlığa sahip imgeleri izleyicinin görsel belleğinde kalıcı izler bırakacak güçteler…

Sonradan dikkati çeken bir başka nokta ise sanatçının yapıtların önemli bir bölümünde kendi "yüzünü" ve"tavırlarını" gerçekleştirdiği "cin ve peri" imgelerine taşıması, belki de kendinde sezdiği "cinlikleri" ve "perişeylikleri" dışa vurması…

Sergilenen serinin ve yapıtların gerçekleşme sürecine ilişkin bir başka önemli ipucu da yapıtların isimleri: "berbat", "gülen lale", "bıyıklı", "cin", "japonya'da metro", "otoportre","kafesli dans", "demode", ""travesti", "dudaklı elbise", "kanatlılar", "şahin bakıcısı", "dudak", "peri", "avrupalılar I,II,III", "kuşlu kimono", "kafes", "çizmeli melekler", "şemsiyeli güzel", "şemsiyeli avrupalılar", "kafes elbise", "alafranga", "kuşçu", "düşünen kadın", "avrupa paravan", "kafesli dans", "kafesten elbise", "şemsiyeli elbise", "demode".

Batı ve Doğu'nun yaşama kültürlerinin önemli öğelerini içeren imgelerin karşıtlıklar içeren biraraya getirilişlerinin bir resmi geçidi Selam Gürbüz'ün bu son resim imgeleri…

Es geçilemeyecek ölçüde öne çıkan bir özellik de bu yapıtların "Doğu" kimliklerine, duayrlılıklarına daha yakın durdukları ve "hisler dünyası doğunun" Batı'yı her zaman şaşırtan "karmaşıklığına ve açıklığına" sahip olmaları. Sanatçının son beş altı yılda ürettiği sergi bütünlüklerini gözden geçiren Ferit Edgü'nün aşağıdaki satırlarının da Gürbüz'ün duyarlıklıklarını çok doğru noktalardan yakalayan saptamalar içermekte olduklarını düşünüyorum:

"Selma Gürbüz, çağdaşlarından kimselere benzemeyen bir sanatçı. Onun, yapıtlarının benzerlerini, günümüzde değil, çok uzak bir geçmişte aramak gerek. Selma Gürbüz'ün dünyasını; manzaralar, dağ başları, deniz kıyıları, elmalar, armutlar ya da çıplaklar oluşturmuyor. Türk kahvesinin telvelerinden (dolayısıyla fallardan), masalların düşsel yaratıklarından, hayaletlerden cinlerden, perilerden, simyacıların Mundus Elementaries'lerinden, 1003. gecelerden, kara, ak da gri büyülerden geliyor o. Karagözden, şamanlardan, tılsımlardan, Siyah Kalem'in gizemli figürlerinden, Falnamelerden, Yıldıznamelerden... Onlardan yola çıkarak ya da onlara doğru yola çıkarak yaratıyor suretlerini. Geçmişteki bu hısım-akrabalarını, günümüze, hatta bizden sonrakilere, geleceğe çağırıyor.

Metal kesiklerden oluşan Karaname'leriyle, bir halıda can bulan Yünname'leri, kara büyünün dünya başkenti Prag'da sergilediği Magie Grise'leri (Gri Büyüler) büyüyle olduğu kadar, büyünün içindeki sanatla ilgili.

Selma Gürbüz, kendine özgü bir dünya, daha doğrusu bir mitologya yaratıyor. Bir ortaçağ karanlığından günümüze taşıdığı yaratıklar, bir modernlik postunun üzerinde şaman dansları yapıyorlar. Öylesine bir şaman şöleni ki bu, onları seyrederken yanıldığımı, onların geçmişten değil gelecekten geldiklerini düşünüyorum. Bilmiyorum, geleceğin sanatı, belki de bilinmeyeni bilinir kılma, var olana meydan okuma, bir dokunuşla, bir heceyle, bir suretle, olayları, olguları, hatta yazgıları değiştirecek bu tür suretlerden doğacak.

Eğer, sanat alanında her son, aynı zamanda bir başlangıçsa, niçin olmasın?" [2]

* * *


Selma Gürbüz'ün japon kağıdı üzerine mürekkep ile resmettiği imgelerin üzerinde düşünülünce akla takılan bir yanı da "Batı" dış hatlarının içerisine "Doğu" motiflerinin yerleştirildiği işlerin çoğunlukta olması, özellikle görsel sanatlar alanında, kendi görsel geleneği tıkandığında Doğu sanatından beslenerek yeniden canlanan "Batı"nın resim sanatını da düşündürmekte… Selma Gürbüz'ün son yıllarda giderek keskinleştirdiği, arıttığı imgeleri hem "Doğu"nun hem "Batı"nın görsel geleneklerine sayısız yolculuk kapıları açtıkları gibi, insan tininin "iyi ve "kötü" yanlarına, "peri" ve "cin" yanları üzrine düşünmek açısından da önümüze fallar açan bir etkililiğe, gizem ve güce sahipler…


Haşim Nur Gürel, 23 Temmuz 2004

[1] Selma Gürbüz; Karaname; Galeri Apel Sergi Katalogu, 1999.
[2] Ferit Edgü; SELMA GÜRBÜZ'ÜN BÜYÜLER, TILSIMLAR ÜLKESİNDE BİR GEZİNTİ; P Dergisi, Sayı 29, Bahar 2003, Büyü ve Sanat.






Serginizi
burada duyurabilirsiniz...

Hizmetlerimiz

sergirehberi@gmail.com







İletişim             Hizmetlerimiz             Gizlilik Politikası             Kullanıcı Sözleşmesi