sergirehberi.com


SERGİ         SANATÇI         MEKAN
Tüm Sanatçılar Güncel Sergisi Olan Sanatçılar


Seçkin Pirim






SergiRehberi Arşivinden:
Güncel Sergi    Gelecek Sergi    Geçmiş Sergiler    Görseller

Kişisel Sergiler    Karma Sergiler    Ödüller    Metinler    Uygulamalar   
Metin_detay    Özgeçmiş   


Levent Çalıkoğlu yazısı


Tekil / Çoğul

Birbirinin yerine geçebilen ikili bir dil oyunu var Seçkin Pirim'in çalışmalarında. Tekil olanın çoğaltılması ile çoğul olanın imgesel tekilliği üzerine görsel ve kavramsal bir zıtlaşmanın ürünü bu tasarımlar. İskeletini, steril, yalınlaştırılmış, doğasal referanslarını neredeyse geride bırakmış soyut bir formun oluşturduğu bu tekillik anlayışı, temel modüler birimin, kendisi gibi çoğaltılmış diğer modüllerle kurduğu zincir ilişkiye bağlı. Hareket etse bile biri olmadan geri kalanının işlemeyeceği, çıkarıldığı an topal kalacak total bir hareketin bizzat kendisi olan bu temel birimler, düşüncenin en yalın haline gönderme yapıyor. Hayal edilebilir, ilksel, yabanıl bir form olmakla, akılcı, temel bir ölçüt oluşturmak arasında gidip gelen bu tekillik, kelimenin ilk anlamıyla bir diş dizisi gibi bütüncül bir işlev görüyor. Tekil ile çoğul arasındaki olası ilişki, aynı zamanda zihinsel ve optik bir yanılsamanın da başlangıcı.

Bütün içerisinde kurucu bir öğe olarak yekpare bir tekil mevcut, bu kesin, ama o aynı zamanda bütünün kendisi. Onu görmek için bütüne bakmak yeterli. Bu bakış, başından sonuna kadar tüm gelişimini sergileyen tasarımın kendisini görmek için de en kestirme yol.

Tasarım / İçin Dışı

Seçkin Pirim'in tasarım anlayışının nasıl bir gelişim sergilediği sorusunu cevaplamanın tek bir yolu var: Yapıtların kendisine bakmak. Başlangıç ile bitişi arasındaki süreci doğrudan doğruya ele veren bir tasarım süreci var Seçkin'in. Bir tür açık atölye, düşüncenin kompartımanlarını görünmez bir zincir ile birbirine bağlayan yönsüz ve koordinatsız bir abaküs bu. İzlediğimiz şey hem tasarımın kendisi hem de düşüncenin pratiğe dönüşmüş hali. Tasarımın temeli, inşası ve sonucu her zaman için bu yalın, kendini ele veren ilerleyiş üzerine kurulu. Tekrar eden modül birimin bir yanılsama olarak verdiği izlenim, sonsuz hareket kabiliyetinin kesildiği, açık bir şekilde, boşluğu tarayan bir göz tarafından müdahaleye uğradığı duygusunu kışkırtıyor. Tasarlamak, Seçkin için öncelikle boşluğun taranması, sonsuz koordinatlar zinciri içerisinde yönlerin ve hareketin kesinliğine bakışla ilgili. Aklından geçene ne kıyafet giydiriyor ne de gizliyor Seçkin. Modernist bir dille söylersek, kendine yeterli bir olabilirliği, onu oluşturan ve dışlayan tüm yönleri ile birlikte teşhire sunuyor. Bunu, yapıyı ayakta tutan iskeletin, gereksiz ayrıntılardan ayıklanarak estetik bir nitelik kazandırılması olarak tanımlayamıyorum. Seçkin, iskeleti değil onun kavramsal çerçevesinin çekiciliğini, kullanım kolaylığını, algılama üzerindeki sonsuzluk etkisini kurucu bir öğe olarak temel alıyor. Sonsuza uzanan bir tren yolu, sarmal bir hareket üzerine kurulu bir minare merdiveni, nasıl hem kendisini hem de ait olduğu işlevin çekip alınamayacak parçasını bir hayalet gibi temsil edebiliyorsa, onun tasarımları da gözümüzün önünde canlanan bütüncül imgenin içini ve dışını aynı anda seyre açıyor. Bunu yaparken yüzyıllardır kütlenin içerisinde olanı gün yüzüne kavuşturma ideali veya malzemesinin kendi güzelliğini forma ve anlatıma dahil etme gibi bir yönteme başvurmuyor. Tam tersi, dünyanın üç boyutluluğu içerisinde (ama çoğunlukla yatay ve dikey aksta) ritmik bir salınımla ilerleyebilme potansiyeline sahip bir hareket kuruyor. Yapısal ve matematiksel bir idealin, romantik-yaratıcı bir duyarlılık ile buluştuğu zengin bir hayal gücünün ürünü bu tasarımlar.

Uzam / Hareket

Seçkin Pirim'in çalışmalarında temel modüler birimin kendi içinde bir senkron tutturarak hareket etmesi, heykel/tasarımın anlamını doğurmakla kalmıyor, onu çoğaltıyor, adeta görünmez bir uzamın algılanmasına olanak tanıyor. Sanatçı, boşluğun, çoğunlukla çıplak gözle varlığını algılamadığımız uzayın içinde süregiden bir hareketi kesiyor, ona bir başlangıç bir de bitiş aksı ekliyor. Kesilme hali, hareketi bir uzama yerleştiriyor, gözün devam eden dinamizm içerisinde bir durak noktası bulmasına olanak tanıyor. Hareket boşluğu, kesilme ve sınır çekme, uzamı doğuruyor. Seçkin'in özellikle üç boyutlu olarak boşluğu tarayan, modüler birimi yatay ve dikey aksta sonsuza doğru uzanan tüm uygulamaları, devam eden bir devingenliğin karar verilen bir anda kesildiği bir tasarım fikrini doğruluyor. Sınırları belli bir alanın, çerçevelenmiş bir uzam olarak kullanıldığı ve modüler birimin bu sınırlara sıkıştırıldığı uygulamalarında ise sanatçı, hareketin başlangıç ve bitişini, bir tuval resmi gibi bir yüzey sorunsalı haline getiriyor. İlkinde uzayla, ikincisinde kendi kendisiyle hesaplaşan bu devingenlik, her şekilde zamanı dilimlere ayırıyor, kımıldayan bir kırk ayak gibi kesintisiz bir eylem alanı doğuruyor.

Doğa / Karşı Temsil

Seçkin Pirim için doğa, karşı temsili olanaklı kılan açık bir bilgi deposu işlevi görüyor. Kendi kendisini çoğaltan, kusursuz bir denge ve üreme potansiyeline sahip, yaratıcı ve yıkıcı bir güç. Onun çoğu çalışması, doğanın işleyiş ve biçim anlayışının kavramsal bir çözümlemesini akla getiriyor. Stilize edilmiş bir yaprak ve damarları, en küçük damlası dahi bütünü yansıtan bir ırmak, ancak bir laboratuar ortamında mercek altında gözlemlenebilecek bir hücre... Bu örneklerin hiç biri birebir olarak onun çalışmalarında karşımıza çıkan bir tekrar değil. Hepsinin zihnimizde uyandırdığı kavramsal ide ne ise, o idenin bıraktığı hayali uzamı bir çıkış yolu olarak formüle ediyor sanatçı. Hayaline müdahale eden bir gerçeklik olarak doğa, zihinsel bir yer değiştirmenin tetikleyicisi oluyor. Gerçeklikteki karşılığı sınanmasa dahi, öyle olabileceği kabul edilebilecek doğa kaynaklı bir form anlayışını temel alıyor Seçkin. Çalışmalarının doğa kökenli referanslar sunmasının tek nedeni bu olsa gerek. Doğada var olmayan, ama olması bizi şaşırtmayacak olan karşı temsiller kurmak, kendisini dışlamadan hem doğanın bir parçası olarak görmesinden hem de kültürel bir bilinçle ondaki yaratıcı potansiyeli özümsemesinden kaynaklanıyor.

Perspektif / Optik Yanılsama

Doğa ile kültür alanının kavramsal işaretleri arasındaki dönüşüm, bu tasarımların özünü oluşturmakla kalmıyor aynı zamanda bir algılama sorunsalının izleyici üzerindeki etkilerini de belirliyor. Batı Sanatı'na ait kuralcı ve akılcı kültürel perspektifsel düzen, yine doğadan ödünç alınan görsel ve optik bir yanılsama ile örtüşüyor, yer değiştiriyor ve kelimenin tam anlamıyla bir senteze dönüşüyor.

Seçkin Pirim'in tasarımlarına bir eğitim sorunu olarak yerleşen batılı geleneğin, bir keşif sahası olarak doğanın kurucu yapısı ile zaman içerisinde yer değiştirmesi, biriktirilenlerin esasen bir bellek sorunsalı ile ilgili olduğunu hatırlatıyor. İlk uygulamalardan bugüne ortaya çıkan tüm çalışmaları düz çizgisel bir seyir halinde izlemek mümkün. Sonuçta sanatçının geldiği yer, doğa ile kültürün bilgi ve referans olarak giderek yer değiştirdiği yeni bir alana akıyor. Bu akış, şüphesiz doğa ve kültüre bakmaktan geri durmuyor ama biriktirdikleri ile olasılıkları bir bellek sorunsalı olarak tek bir potada eritiyor, yeni, kendi referansları olan bir bellek doğuruyor.

Heykel / Anlam

Boşluğun içinde yüzen, kararlı bir şekilde izleyicisine duracağı noktayı telkin eden bu tasarımlar, form algısı olarak ne kadar soyut ise, yaydıkları anlam açısından o kadar insancıl. Şüphesiz "insancıl" kelimesini hümanist bir dünya görüşünün işaretlerinden biri olarak kullanmıyorum. Burada izleyici ile kurulan alış veriş, çok daha dolaysız. Uçsuz bucaksız, kendi olgularını bulmaya yönelen ucu açık kavramlarla değil, sözün ve imgenin sıcaklığı ve doğrudanlığı ile ilgili bir anlama işaret ediyor bu kelime. Çok iyi bilinen, her zaman için orada olan, bizi biz yapan durum ve imgelere açılıyor bu heykellerin anlamları. Doğanın dili ile bizim belleğimizde dolanan yabanıl duyguları, büyük tasarımsal bir sürecin parçası için yutmaya kalkışmıyor Seçkin. "Her şeyi, her şeye dönüştürebilirim" diyen kendinden menkul bir tasarım kültürüne kilometrelerce uzak duruyor. Rafine bir azlık, gereksiz her türlü ayrıntıdan arındırılmış bir anlam sorunsalı, mavi gibi yerküreyi temsil eden ana rengin tüm ara tonlarının tercihi, onun heykel/tasarımlarındaki insancıl diyalog için yeterli bulgular.

Kelimelerle imge kuran bir şairin, zihnimizde hayali bir sahneleme kurması gibi, Seçkin Pirim'de tekil formlar üzerinden belleğimize yerleşmiş bir anlamı seyre açıyor. Çalışmalarının sihirli bir şekilde bedenimize ve gözümüze yerleşiyor olmasının tek nedeni bu olsa gerek.

Levent Çalıkoğlu






Serginizi
burada duyurabilirsiniz...

Hizmetlerimiz

sergirehberi@gmail.com







İletişim             Hizmetlerimiz             Gizlilik Politikası             Kullanıcı Sözleşmesi