sergirehberi.com

 
SERGİ         SANATÇI         MEKAN
Haftanın Sergileri  •  Güncel Sergiler  •  Gelecek Sergiler  •  Geçmiş Sergiler

Sakıncalı, Çünkü Edepsiz
Mehmet 
Yılmaz

Sergisi



15.03.2011 - 14.04.2011



Nazım Hikmet Kültür Merkezi / Ankara 
 

Karanfil Sokak No: 58
Kızılay Çankaya Ankara

312 417 56 59


www.ankaranhkm.org






Sergiden Görseller
Basın Bülteni


Basin Bulteni


Muhalif mekânda muhalif sergi: Sakıncalı, Çünkü Edepsiz

Mehmet Yılmaz kavramsal çerçevesini Sakıncalı, Çünkü Edepsiz olarak belirlediği son çalışmalarını 15-28 Mart arasında Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde sergiliyor. Gazete kesikleriyle desteklediği ve yerleştirme mantığıyla düzenlediği tuvallerine ek olarak Edepsiz Aşk adlı bir de video sunuyor sanatçı.

‘Edepsiz’ kavramının ilk bakışta ahlâkî bir çağrışımı olmakla birlikte, artık siyasallaştığını iddia ediyor Yılmaz. Çünkü ona göre, şimdiki iktidar siyasetini dinî ve ahlâkî bir söylem üzerinden yürütmekte; kendini eleştiren muhalefet sözcülerine, gazete yazarlarına, hakları için gösteri yapan işçi ve öğrencilere “edepli olun, edepli!” diye karşılık vermekte, hatta tehdit etmektedir.

Oysa “asıl edepsizlik, edepli ahlâklı görünüp, tam tersini yapmaktır” diyor sanatçı. Dinci yazarlardan birinin küçücük kıza tecavüz ettiğini; ancak kendi camiasının görmezden geldiğini; hatta devletin resmî sağlık organlarının saldırganı korumak için, “tecavüze maruz kalan kızın ruh sağlığı bozulmamıştır” diye rapor bile düzenlediklerini; bazılarının, asıl eşlerine ek olarak, imam nikâhlı eşler edindiklerini anımsatıyor ve “bunlar vatansever, dindar ve edepliyse, işte açıkça ilan ediyorum, ben vatan hainiyim, edepsizim, ahlâksızım!” diye isyan ediyor.

Sanatçının işlerinde görsel ve kavramsal imgeler iç içe geçmiş durumda. Özellikle son iki yıldır yaptıklarının arka planını güncel haberler oluşturmuş. Beyaz tuvalin karşısına geçtiğinde, o gün medyada ilgisini çeken siyasal, ekonomik ya da magazin boyutlu bazı haberleri yazarak başlamış; bir sonraki aşamada doğaçlama boyalarla ilerlemiş; görsel ve kavramsal imgeleri mizahla harmanlayarak da bitirmiş. Sonuçta, yalnızca ‘seyredilesi’ değil, aynı zamanda ‘okunası’ işler çıkmış ortaya.

Alışıldık, ‘temiz’ düzenlemenin tersine, yapıtlar mekân dikkate alınarak yerleştirilmiş. İzleyicileri önce mekânın bahçesindeki Edepsiz Aşk adlı video selamlıyor. Tuvallerse içteki çekirdek mekânda yer alıyor. Ancak izleyici buraya girmeden önce, açık havada bazı parçaları görüyor. Galeriye girdiğindeyse, ayrı ayrı algılanan düzenli tuvallerden ziyade, gazete kesiklerinin de devreye girmesiyle duvar ve tavana yayılmış sanki tek bir yapıtla karşılaşıyor. Öyle ki, izleyici yapıtın hem ‘içinde’ hem de ‘parçası’ gibi hissediyor.

Serginin bir özelliği de yalnızca muhafazakâr çevrelere değil, piyasaya da hodri meydan demesi. Sergi, herhangi bir kurumdan parasal destek almadan gerçekleştirilmiş. Yapıtlar, duvar süsü olacak cinsten değil. Altlarında fiyat etiketi yok.

Yılmaz, sergiyle aynı adlı, öznel tarih ve yapıtlar üzerinden, bir nesnel ortam okuması niteliğinde bir de kitap sunuyor. 12 Eylül 1980 darbesinden günümüze, sanat, siyaset ve piyasa gibi çağdaş sanat konularına ilişkin saptamalarda bulunan sanatçı, kitabı bir çağrıyla bitiriyor. Bu, aynı zamanda serginin manifestosu niteliğinde:


“Durum ve Çağrı”

“Küresel imparatorluk (sermaye) ve sözcüleri pervasızca ilerliyor, buna da özgürlük diyorlar. Doğru; bu, onların özgürlüğü – maruz kalanlarınsa tutsaklığı! Küresel imparatorluk dünyayı kocaman bir mağazaya çevirdi. İstediği gibi hareket edebilmek için, kıskacına aldığı her ülkeye, her kuruluşa, her iktidara bir rol vermiş durumda.

Türkiye’nin payına ılımlı İslam düştü. Ilımlı İslamcılar, sağcı ve solcu liboşlarla birlikte küresel imparatorluğun politikalarına alkış tutuyorlar. Devletçi seçkinler, dinî cemaatler, ırkçı ve etnik siyasetçiler arasında sıkışmış durumdayız. Baş sorumlusu kim, kimler? İktidar mı, yoksa efendisi mi? Görmezden gelenler mi, yoksa zihinsel mastürbasyonla yetinenler mi? Herkesin, hepimizin payı var bu olumsuz koşulların yaratılmasında. (…)

Karar sahipleri tavizsiz itaatkârlık bekliyor. Özgürlük, bir yanılsamadan ibaret. (…) Millî ve ahlâkî hassasiyetler bahanesiyle özgür düşünce rafa kalkmış durumda. Sanat ve felsefe dersleri gereksiz, sakıncalı; ama din ve ahlâk dersleri zorunlu. Eleştiri ve düşünce yasak; inanç, tevekkül ve itaat zorunlu! Ve bu, özgürlük olarak pazarlanıyor! Hukuk, siyasal cenderede can çekişiyor. (…)

Sanat merkezlerinin neredeyse hepsi sermayenin ve prenslerinin denetiminde. Yaşlısıyla genciyle – sanatçılar onların kurallarına uymaya zorlanıyor. Sanatçıların bazıları suskun, bazıları entelektüel mastürbasyonla meşguller. Sözüm ona muhalif olan bazılarıysa iktidarın icraatlarına gözlerini kapamış vaziyetteler.

Her türlü uyuşturucu inanç ve davranışı sorgulayan, eleştiren ve çomak sokanlar öteden beri iktidarlar tarafından sakıncalı sayıldı, sayılıyor. O halde, sakıncalı olmanın zamanıdır.

Amerikan dostu iktidar bir yandan bireyleri dinî ve ahlakî hassasiyetler motifleriyle süslü bir örtünün altına sokmaya çalışıyor; bir yandan da ruh sağlığını bozmadan tecavüz eden din bezirgânlarına ortam hazırlıyor. Kendisi gibi düşünmeyenlere, eleştirenlere ‘edepli ol edepli!’ ya da ‘artistlik yapma lan!’ diyor; hatta açıkça tehdit ediyor. Kendi eğilimindeki belediyeler alkol satanları ulu orta dövüyor; içenleri ahlaksızlıkla suçluyor. O halde, artistlik yapmanın, edepsiz olmanın zamanıdır.

Evet, Picasso’nun dediği gibi:
‘Sanat asla edepli olmamıştır. Zaten edepli olsaydı sanat olmazdı.’”



Güncel ve muhalif işlerden meydana gelen Sakıncalı, Çünkü Edepsiz, 28 Marta kadar Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde.

Adres, iletişim:
NHKM : Karanfil Sok. No: 58, Kızılay, Ankara. Tel: 0312 417 56 59






Serginizi
burada duyurabilirsiniz...

Hizmetlerimiz

sergirehberi@gmail.com







İletişim             Hizmetlerimiz             Gizlilik Politikası             Kullanıcı Sözleşmesi