sergirehberi.com

 
SERGİ         SANATÇI         MEKAN
Haftanın Sergileri  •  Güncel Sergiler  •  Gelecek Sergiler  •  Geçmiş Sergiler

Kainat Formları 2012-2017
İsmail 
Ateş

Sergisi



21.03.2017 - 07.04.2017



Beşiktaş Belediyesi Akatlar Mustafa Kemal Kültür Merkezi 
 

Uğur Mumcu Cad. No: 8
Akatlar Beşiktaş İstanbul

212-351 93 90


Pazartesi günü hariç her gün 10:30-18:30 saatleri arasında gezilebilir.



Sergiden Görseller
Basın Bülteni


Basin Bulteni


SONSUZ ŞİMDİ’NİN FORMLARI

Gülseli İnal

Kutsal geometri tüm evrenlerin dokusudur.Phi geometrisi ise zamansızdır,daima formun içinde ve dışındadır.Işık gelir ve gider,yeryüzü formlarını aydınlatır ve yok olur.Karanlık hiçbir zaman doğmaz ve batmaz,ışığın kaynağı vardır karanlığın kaynağı yoktur.Boyutsal realite ve zamansız boşluk İsmail Ateş’in estetiğinin temelini oluşturur.Karanlık maddenin özünde Fotino vardır.Sanatçı karanlığı aşmak istercesine fırça kullanırken Fotino’nun süpersimetrik alanına geçiş yapar.Görünmez eterik formlar frekansal ışık enerjilerini yansıtan boyutsal gölgeler yaratırlar.Bu gölgeler görünür ışık spekturumlarından algı boyutlarına ulaşır.Ancak bu verileri değerlendirerek saptamak İsmail Ateş gibi bir sanatçıya nasip olur.Sanatçı her şeyin geometrik bir özden oluştuğunu bilir.Böylece elinde fırçasıyla duyusal zaman ve zaman ötesi büyük zamanın formlarıyla başlayan bu estetik yolculukta ,yekpare zaman akışında kadim zamanlardan gelen kişisel formların dünyasını bize açar.Aslında geometrik nokta nicelik olarak bir hiçtir ve hiçbir yer kaplamaz ve onun mekanından da söz edilemez.Ancak ilkesel olarak en büyük güçtür.

Sanatçının nokta ve onun yayılımıyla ilişkisi de tuval yüzeyinde ortaya çıkar.Sanatçı çalışmasına ya da inşasına embrio durumundan başlar.Tuvalde yüzeyin bölünmesi,merkezlerin çevresinde çoğalma,etkin katmanlar oluşturma,gölge olaylardan uzaklaşma/ epiphenomena/ hafif bir apokalips’le buluştuğunda kompozisyon belirmeye başlar.Böylece zamanın tüm boyutlarıyla yol alan yapıt renklerle ilerlemeye başlar.Tuvalde ön koşul olarak;
duygu yapıları kurulurken,tarihsel,arketipsel,psikolojik atılımlar formlara dönüşmektedir.Yaratı ruhunun özüne inen kesitler,duygu kıvrımları,düşey,yatay olumlarla dengelenir.İsyanla başlayan denge bulmakta,Phi geometrisi sanatçıyı desteklemekte,çeşitli düzlemlerin birbiri üzerinde yarı özerk olduğu bir estetik yapı ortaya çıkmaktadır.Burada dönüşüme uğrayan formlar, sanatçının içindeki yüksek kendilik olduğu kadar evrenin geometrik ızgaralarıdır.Birbirinin devamı gibi kurgulanmış bu tuvaller; “kendiliğin” uzamsal ve zamansal olmayan yönlerini de açığa çıkarır.Şimdiye dek yokluğu yaşanmış formlar sanatçının yaratısında başroldedir.Bu çalışma tarzı yokluğu olan biçimleri uyandırmakta,ileri sürmekte ve sonsuz yaşamlara armağan etmektedir.

Yapıt,eser,sanatçının içinden esrarengiz bir biçimde doğar ve ondan ayrılarak bağımsız bir hayata kavuşur.Zorunlu biçimde sanatçıdan doğan yapıt sanatçının özünü,alt benliğini ve tinini yansıtır.Yaratı sırasında dış uzam düşünce küresinden ayrılan Archans/ düşünce kalıpları/ iç yörüngeleri dış yörüngelere bağlayarak ortaya ölümsüz eserler çıkmıştır.Dış dünya formlarının yapıtta kazandığı göstergelerin zedelenip zedelenmediği,hangi anlam boyutlarını taşıdığı,imlediği evren ve ressamın bu dışsal formlara gereksinim
duyup duymadığı önem taşır.Çünkü soyut sanat ve soyutlama bundan kaynaklanır.Görünürdeki uzay ,gerçekte ışık parçacıkları ve tezahür etmemiş potansiyel ile bir ekip oluşturur.Ressam burada araya girerek tezahür etmemiş olanı yaratır. Uzayın her tarafı doludur.Evrende yalnızca tezahür etmemiş ,doğmamış olan görülmez,doğacak olan da görülür Görülmez olanı, gören ve yaratan ressam tezahürün baş rol oyuncusudur; Master Phididas.

İsmail Ateş ,ruhunun ve kalbinin hiyologriflerini bize geometrik düzende
göstermektedir. Madde dünyasının içine gömülmüş olan güzelleştirici dürtüleri uyandırarak ,majikal fırça girişimleriyle ihtişam ve simetrinin kusursuz algı boyutunu dillendirir.Onun eserleri madde boyutuyla açıklanamaz.Çoklu zaman çizgileri,zaman düğümleri,eliptik uzaya karşı düzgün dörtyüzlüler sanatçının Super physıes’ni oluştururlar.Dış dünyada boşluk gibi gözüken şey onun yakın dostudur.Bir tuvalin kurgusunda, kaynaktan sona kadar kendine has hareketler arka arkaya gerçekleşir.Gerçeklik motifi helezonik dönüşlerle mekandan ayrılma , yeniden geri dönme,belirme yok olma ve bağlanma ya da örtüsünü açma gibi eylemler, tuvalde inşa edilmiş sonsuzun yapı taşlarını oluştururlar.Soyut kavramlarla ilgili yüzeyde parlayana doğru atılım, sanatçının karakteri,huyudur. Geçirgenleştiren bir alan yaratmak çağdaş sanatın şah damarıdır.İçsel dışavurum,estetik program ve kendiliğindenlik; bu üçü çağdaş sanatın atar damarlarıdır.Sanatçı yaratı sırasında bir cismin en uzak sınırlarına dek varma arzusundadır.Görülebilir evrenin ötesindeki sonsuzluk noktaları ilgi alanındadır.

Geometrik olarak yaşanan bir evrende sanatçı, bir üst geometriyi tuvale aktarırken nokta’nın yapıcı fonksiyonlarını önemser.Uzam ve zamanla uğraşan sanatçı için hiçlik başlangıç noktasıdır.Çünkü geometrik dilde hiçlik her şeyin dışında sıfır noktasıdır.Sonsuz ise sınırları dolayısıyla dışı olmayan şeydir.Başlangıcı nokta olan ve herşeyi kapsayan evrensel küme, tüm sonluları ve sonsuzları kuşatır/ sıfırın çoğalması/.İsmail ateş tuvalde kendi düşünce kalıplarını /Archans/ evrenin diliyle harmanlarken üç katmanlı zamanı devreye sokar.Herhangi bir modaliteye bağlı değildir ancak; Lineer zamandan ayrılmış holografik zamanda yoğunlaşan bir Archans’la ilerlemektedir.

Sanatçının bir diğer malzemesi ışıktır.Bu aşamada tüm şeylerin sonsuz kavramı
Oreal birlikle kavrandığı zaman; ışık haline geliş yaşanır.Işık ışık olarak yalnız ışık olmayanla karşı konuma geçtiğinde renk olarak görülebilir.Işık bilgidir.Tek merkezden ressamın zihnine akan parlak bir uyur gezerlik yaratarak onu yeni formlara yönlendirendir.Nokta ve uzantıları,nokta ve çevresi,nokta ve gidebileceği kadar gittiği yerde estetik oluşum durur.Sert köşeler yumuşak hareketlerle volümlenirken belli bir plan içinde yatay dikey çizgiler tek merkeze atıfta bulunur.Daire içinde daire,kırmızı üstüne kırmızı,aradan fırlayan asi turkuaz estetik bir çevrimdir.Kırmızının tansiyonunu taşıyan keskin biçimler,müphem oluşlara karşı direnmekte ve yeni Tin formlarını haber vermektedir .Batı’da soyut resmin atası sayılan .Kandinsky’nin teorisi üç ana rengin üç başat forma uygulanması teorisini anımsarsak ; Kırmızı üçgen,sarı kare,mavi daire anlayışı yerine; Tin’in yeni renk ve geometrik formlarla zorlanmaktadır.Kırmızı sanatçının son döneminde önem kazanmıştır; güneş kütlesi,volkanlar,ateş kırmızıdır.Ateş öğesinin rengi kırmızıyı Mars gezegeni yönetir. Ateş her şeyin içine işler, tıpkı İsmail Ateş kırmızı tuvalleri gibi. “Evren Tasarımları” adını taşıyan kırmızı tuvaller serisi , güneşin başrol oynadığı evrene bir gönderme olarak,evrenin ilahi tasarımlarıyla yarışır niteliktedir.Bu aşamada sanatçı kendilik olarak kendinden kopmuş ve uzayın,üst uzayın yıldızlar ötesinin arasında dolaşmaktadır.Frithjof Schuon’a göre evrenin yapıtaşları üçgen ve kare nicelik değil cevherdir.Üçgen ahenktir,kare ,sebat.Bunlar aynı zamanda ortak merkezli sayılardır.Bir varlığı sayı ile özdeşleştirmek bütün sayıları Bir’e taşıyan gizli bağ aracılığıyla o varlığın kaynağına bağlanmak anlamına gelir.

ÜST ŞİFRELEME

Sanat ifadesi; yaratıcı öznenin bir anlık ayrım monadında; numenlerin kathartik akışında, duygunun bir jest, bir çığlık,özgür bir iletişim ve içte yaşanan aşkınlığın dışa doğru dramatisazyonu biçiminde dışsallaştığı anın tüm aşkınlığını içerir.Böylece yüzeyde yaratılan canlı form nesnesi bütünün titreşimlerini veren yeni bir yapıya dönüşür.İsmail Ateş’te bizi sarsan renk girişimleri zamanın akışı karşısında bir durak bir soluk alma verme,saptama, belirleme kavramları ile yer değiştirmiştir.Sayısız değişkenden çekilip çıkarılan yeni estetik dilli formlar sanatçının dili haline gelmiş ve burada uzam zaman Geometrik/ lirik bir hal almıştır.Zamanın yıkıcılığını silip süpüren, gücünü alt eden tuvalde tanıklık yaptığımız estetik dil ise dış dünyanın renksel metinleri diyebileceğimiz tonlarla; zaman zaman maddenin gücü ve gücünde yatan tad ve kopuşlar; yeni farkındalıklara yol açarak bir öneriyle karşı karşıya olduğumuzu bildirir.Tuvalin alt bölümlerine doğru çekilen estetik ifade tam yoğunlaşırken birden kopma başlar ve biter.Kırmızı bir gökyüzü karşılar bizi; bu ne güneşin yoğunludur ne de volkanik bir girişimdir.Olsa olsa ‘Doğayı yıkma, derinliği bulma’dır olsa olsa güneşin kırmızı gücüyle yarıştır.Derinlerde ise ana alterden giriş yapan renk raporları, frekanslarla karşımız çıkar.Konusuz dünya renk karşıtlıkları eşiliğinde temalanır ,dillenir.Karşımızda olup biten üç ana rengin üç başat forma uygulanışı değildir.Kırmızının alanı uçsuz buçaksız,mavinin ilişkisi uzaklık içeren sarı ise
tüm zamanları kateden bir yapıdadırArada göze çarpan turkuaz girişimler sanatçının aykırı renk raporları olarak karşılar bizi.Üçgen ve kare sanatçının başvurduğu başat formlar olarak arketipal bir dünyanın kapılarını açar.Kırmızının tansiyonu,keskin formlarla önlenirken,sert fakat yumuşak mavi ögeler birbirine karışmak üzere beklerler.Ama nafile sınırlar çekilmiştir bir kez...
İsmail Ateş zihin halinin estetik dışavurumu; arketipal alemden açığa çıkan formlar, ilahi bağlantının anılarıyla birleşerek algısal imgeleme yol açan komposizyonu kurmakta ve bize renk raporlarının eşliğinde bir öneri , bir eşik sunmaktadır.Onun estetiğinde renk raporları birer karyatit gibi tuvali boydan boya taşıma görevi içinde hayali sütünlar olarak dikilirler.Sanatçının algısal imgelerinin renkli söylevlere dönüştüğü komposizyonda gökler sarı,kırmızı ve mavidir.İnisiyatik üçgenler komposiyonun alt bölgelerinde/
yeryüzünde toprak zemin/ pramidal düzene çağrı içindedirler.Nasıl Mısır Pramitleri hala insanlık için birer bilgi kaynağıysa İsmail Ateş resimlerindeki üçgenler de dünyanın gizemleri üzerine bize bilgi aktarmaya hazırdır.Tuvalin göklerinde ateşler içinde yanan hava tuvalin alt bölgelerinde bilginin sarışın verilerine dönüşür.Belli bir plan içinde çizgiler, noktalar tek merkeze doğru yönelmişlerdir.Parlak bir uyurgezerlik gibi gözümüzün önünde kayan kırmızı, mavi ,sarı, keskin sertliklerini geride bırakarak metamorfoz geçirirler ve üç ana renğin içindeki gelişme skalalarını ortaya çıkarırlar.Renkler ve espas arasında sıcak bir ilişki gözlemlenir.Kırmızı hayalgücünü,kozmik konseptleri,varoluşun tek ve benzersiz olduğunu ,dünyanın cevher olduğunu söyler.İsmail Ateş resminde şema, renk hiyoloğrifleriyle belirlenir.Burada karanlığın nesnelerine rastlanmaz.Sadece dünyayla ilgili yeni yazıtların yazıldığı tuval-tabletler olarak
insanlığa armağan edileceklerdir.Tuvaldeki bu boyutlar ve katmanlar ressamın kendi üstüne,tarih ve toplum üstüne katlanan düşünme gücünü,öz-bilincini,duyum ve yargılarını,duru görüsünü temsil ederler.Sonsuz olan onun tuvalinde sonlu olarak gözükmekte oysa o sonsuza yeni bilgiler yollamakta kırmızı mavi sarı manifestolar vermektedir.

İsmail Ateş tuvalinde ortogonal/ dikey-düz açılı/ Quasi/ yarı statik,statik/ formlar yaratıcı enerjinin özen gösterilmiş, çeki düzen verilmiş,titizlikle işlenmiş resimsel hatlarını oluşturur.Tıpkı dünyamızı çevreleyen Dragon hatları gibi Ateş tuvalleri de, akışkan enerjinin ehlileşmiş formlarıdır.Bu akımların bilinçli düzenlenmeleri tuvali kristalizasyon aşamasına taşır ki bu da sanatçının
saf bilinçinin massedilmesiyle sonuçlanır.Tablolardaki bu enerji akışı komposizyonun alt bölümlerinde kubbe,küp,dikdörtgen,dik açılı yülseltiler formunu alırken sanki tuvalin bütünü saat yönünde spirallenir ve konik zirvelere doğru dönen enerji yayılımını yüklenirler.Arıtılmış bir bilincin doğasını,kodlanmış bireysel hafızayı hareketlendirerek geometrik bir matriks oluşturmaktadırlar.Bu daha önce zihin kayıtlarından geçmemiş ,zaptedilmemiş, kayıtlanmamış olan şeydir.Geometrik Matriks’de kendi hizalanmalarına bağlı olarak yıldızsal ve solar ışık fotonlarından/ ki bunlar renklerdir/doğan ışıklı alan, içeri doğru çökmüş portallar yaratır ve yüzeyde sanal derinlik duyusu oluşturur.

Spesifik geometrinin canlı modelleri ve armonik enerji salınımları aracılığıyla iletişime geçen resim okuyucusu kendisini bir uzay boyutunun derinliklerinde bulabilir .Farklılaşmamış kaynağın saf ışığında görünüşe çıkan geometrik matriks belki de bize ilerde oluşacak olan hayatın şafağını anlatmaktadır.Saf,duru,sade,düzgün,karışıklığın olmadığı matematik bir düzendir bu.Sanatçının bazı düşünceleri ya da saf yaratım efektleri geometrik matriksin içinde daha yüksek hızlarda varolurken bazıları daha yavaş daha durgun komposizyonda yerlerini alırlar.Ve sonrasında kendi yaratımlarının doğası ile kusursuz bir düzene ulaştıkları görülür.Evrenin kusursuzluğuna gönderme yapan ismail Ateş; herşeyin, herbir nesnenin ve hayali nesnenin
kuantuma bağlı kalarak birleşik alandaki herşeyin kendi doğasına kendi mimari bütünlüğüne uygun olarak kesin kusursuz biçimde davrandığını bilmektedir.Böylece tıpkı dünyanın çevresini dolanan Ley hatları gibi tuvalde de çeşitli formların farklı incelik dereceleriyle çeşitli formlarda varolduklarına tanıklık yapılır.Bir varoluş mitolojisinin geometrik formları haline gelen tuvaldeki komposizyon ögeleri yeraltı ve yeryüzünde biçimlenmiş enerji vortekslerinin birer betimidirler de.Dünya bedeniyle insan bedeni arasın daki parelel yapı benzerlikleri resim komposizyonunda yüksek boyutlardaki güç dengelesini yani mikro ve makro arasındaki armonik salınımları işaretlemektedir.
Farklılaşmamış kaynağın saf ışığından tuvale yansıyan armonik salınımlar uyumlu geometrik form aralıklarıyla estetik rezonansın dengesini sağlamakta ve gelecek zamanlara bir im yollamaktadır.Sanki kristalin geometrinin matriksleri İsmail Ateş ifadesinde vorteks noktalarına bize taşımakta ressam uzay-zamanın yeni haritasını çıkarmaktadır.Bu haritada gökler daha çok alev renginde kırmızı
olup bir ateş uygarlığının kökenine işaret etmektedir.Sanatçının komposizyonların yaşamsal kökleri; daha çok yeni çağ portallardan akan bilgi ağlarıyla örülü olup varlık nedenini evrensel olgulara bağlar.

Soyut sanat ifadesi sonsuzluğun,algılanamayanın,öte dünyanın dilini keşfetmeyi kendisine görev olarak koymuştur.Soyut sanat artistleri, belirsizliğin,öteki dünyalığın,boşluk gibi duran doluluğun betimlemeleriyle uğraşırlar. Bu aşamada gündeme gelen Tin’in bizzat kendisidir. Soyut ifadelerde Tin’in kendisiyle karşılaşma vardır. Soyut estetik betimlerde,Tin’in araştırılması,anlamlandırılması boyutları baskındır.Tin ; soyut ifadede ilk hareket ettirici,biçim verici,yaratıcı,yok edici ve yeniden yorumlayıcıdır.Tin; kainatların yaşamı içinde devinen en büyük karardır.Atomun içindeki hareket,ruhun gizemli anlaşılmaz yanı,planetlerin varoluş nedenleridir.Tin; ıssızlığın sahibi ve gözcüsü,varlığın ve varoluşun kırılma noktaları,zamanın geometrik düzeni,mekanın akıllılığı ve bunların tümümün üzerine kendiliğinden altın tozlarının dağılma oranıdır.Tin; matematiğin görünmeyen sayıları olduğu kadar,ruhun öz devinimi,kainatlarını öz yapısı,madde ağırlığının sırrı,değişimler arası ilişkinin koordinatları,her varlıkta ayrı ayrı kodlanmış yasalar,hücre yapısı,ışıkların ve dolayısıyla renk bilgisinin kaynağı ve yorumu,ölümler denizinin şifresi ve sonsuzluk denizlerinin tek sahibi ve mutlak yasasıdır. Tin, İsmail Ateş tuvallerinde ise yeni bir sıfat kazanır.Onda resim formları ideal olanın son kertede “Öz” olduğu durumdur.İdeal olanın “Öz” olduğu,işin içine ışık bilgilerinin karıştığı bir durum.Bir anlamda plastik sanat yaratısıyla özdeşleşen, olanak ile gerekliliğin mutlak dengesi de diyebiliriz İsmail Ateş estetiğine.Dünyanın geometrik ızgaraları bu kez sanatçının becerikli elinde
kristalin motivasyonunu tuvalde başlatmaktadır.






Serginizi
burada duyurabilirsiniz...

Hizmetlerimiz

sergirehberi@gmail.com







İletişim             Hizmetlerimiz             Gizlilik Politikası             Kullanıcı Sözleşmesi