sergirehberi.com



SERGİ     SANATÇI     MEKAN

Tüm Sanatçılar   •   Güncel Sergisi Olan Sanatçılar




Hakan Onur






SergiRehberi Arşivinden
Güncel Sergi    Gelecek Sergi    Geçmiş Sergiler    Görseller

Kişisel Sergiler    Karma Sergiler    Metinler    Özgeçmiş   


Hakan Onur, “Modern Türk - 20.YY. İkinci Yarısında Türk Sanatı” Sergisi Katalogu, 2001

Hakan Onur

Küratör: Ceren Özpınar

Çocukluğumdan bugüne gelen anılar her zaman benim ilgi alanım olmuştur. İçsel serüvenler geçmişimizin izlerini yarına taşırken yabancılaşma ve aşinalık kavramları arasında bir o yana bir bu yana savrulan anılar, pazıl gibi sunulan hayatımızda yeni oyunlara çağırır bizi. Bu oyun arzular, kayıplar, düşler, gölgeler yoluyla kurulmuştur. Oyunda oynamak için iktidarımızı bir kenara bırakmayı göze almamız gerekir. Ve o zaman tüm tarihimiz anı defteri olmaktan çıkıp, bizim için “keşif atlası” oluverir. “Çizgi”miz kendini bulmaya çalışırken ona sadece yardım etmemiz yeterlidir artık. Sanat, hayatın içindedir ve yüceliğini terk etmiştir. Yanı başımızdadır. Ve o zaman biz, yazar André Malraux’un bir kahramanına söylettiği şu sözü hatırlarız: “İnsan yaptığı şeydir”.

Hakan Onur, “Modern Türk - 20.YY. İkinci Yarısında Türk Sanatı” Sergisi Katalogu, 2001

* * *

İlk dönem yapıtlarından itibaren kimliğiyle, ismiyle ve hatta varlığıyla bir hesaplaşma içinde olan Hakan Onur; eserlerine popüler kültür, illüstrasyon, grafik tasarım ve fotoroman gibi birçok farklı alana ait unsuru sığdırabilen; imge ile sözcüğü, akılla hissi ve gerilim ile huzuru aynı potada eritebilen sanatçılardan.

Resimlerine konuk olan; şatolar, koltuklar, Mickey Mouse yumrukları, logotypelar, matematiksel bağıntılar, harfler, konuşma balonları, sözcükler, internet pencereleri, odun, klozet, arma ve bayrak gibi imgeler, Onur’un iktidar, kimlik, evlilik, hakikat ve sanat yapıtı gibi çeşitli kavramları sorgulayışında başrol oynar.

İlk dönemlerinde, eserlerinde birer enstrüman olarak kullanılarak yapıtın içerisinde hem bir iç dinamik hem farklı bir plastik değer yaratan rakamlar, harfler ve sözcükler; 1988 senesinde gerçekleştirdiği “Hakan Bir Şeytandır” (sergide 1 numaralı eser) isimli tuval resminde bağımsızlığa kavuşurlar ve eserde imge kadar etkin ve etkili bir yer tutmaya başlarlar. Burada yazı, yapıtın içinde plastik değerini yitirmeden var olmaya ve başka bir kavramsal düzeyi işaret etmeye başlar: iletilmek istenen düşünceyi imgenin yanı sıra yazı aracılığıyla da iletmek.

90’larda gerçekleştirdiği “Koltuklar” serisinde (sergide 5 ila 15 numaralı), güç ve iktidar probleminin hemen yanına yerleştirilmiş olan “sanat eserinin nesnel değeri” meselesini tartışır. Bu serinin diğer önemli parçaları sayılan ellerle yumruklar, her seferde olmasa da, “sanat yapıtının çerçevesi” içine yerleştirilir; koltuklar kimi eserlerde git gide genişler, kanepelere dönüşür ve temsil ettikleri kavramı yeniden destekleyerek girişi engelleyen unsurlar (sergide 12 numaralı) ve hatta bir piramidin temelleri haline gelir (sergide 13 numaralı).

Şatolar adıyla bilinen bir sonraki serisinde ise (sergide 16 ila 24 numaralı), haritaları, uşakları, armaları ve flamalarıyla bir masal diyarında süzülen Mutluluk Bahçelerini görülür. Süslemeli çerçeveler eşliğindeki, üst-alt başlıklar, bazen hikâyeler bazen de didaktik metinler içeren bu yapıtların, “yeryüzünün kaleleri”ni temsil ettiği söylenebilir.

Koltuklar serisini üç boyuta taşıyan işlerinin (sergide 31 ila 34 numaralı) yanı sıra, Onur’un sayılarla arasındaki gizil ilişkinin meyveleri şemsiyeli enstalâsyonların (sergide 42 ve 44 numaralı) bir yandan da eski zamanların mimarî yapılarına öykündüğü söylenebilir.

Sergide 25 ila 30 numaralarda izlenebilen, diğer bir döneme ait yapıtlarında da yazı ile imgeyi birlikte kullanan Onur, burada, internete ait olan fontlar ve pencereleriyle, bir taraftan gerçekliği bir taraftan da bunun üzerinden sanat yapıtı tarifini sorgulamaya ve izleyicinin aklında bu meseleye dair soru işaretleri yaratmaya devam eder.

35 ila 37, 39 ve 45 numaralarda görülebilen, sadece yazıdan ibaret olan eserler; “Yalan Dünya” (1995), “Bu Sergide Hakan Onur’un Bir Yapıtı Bulunmaktadır” (1995), “Son-Anne” (1997), “Karım, Sergiye Gelirken Ne Giyeceği Konusunda Kararsız Kaldı” (2002) ise konuşma balonlarıyla başlayan yazı kullanımının devamı niteliğindedir ve yapıtları başka bir boyuta taşır. Bu da düşüncenin sanat yapıtı olarak kavramsal biçimde iletimidir. Farklı alt metinlere sahip olan bu yapıtların ortak paydası, bu biçim vasıtasıyla hem sanat eserinin ne olduğunu hem de meta olarak değerini tartışmalarıdır.



İletişim    Hizmetlerimiz
Gizlilik Politikası    Kullanıcı Sözleşmesi