SergiRehberi Arşivinden:
Güncel Sergi
Gelecek Sergi
Geçmiş Sergiler
Görseller
Levent Çalıkoğlu, Milliyet Sanat, Sayı: 45
Levent Çalıkoğlu
"Karşı konulmaz cazibesi ile insan bedeni, başlangıcından itibaren resim ve heykel sanatlarının doğal seyrine kaynaklık ve tanıklık eder. Geriye dönüp şöyle bir baktığımızda, bu benzersiz biçim üzerine geliştirenlerin, keşfedilenlerin bugün için bile hala geçerliliklerini koruduklarını görürüz. Yüksek teknolojinin, sanal görüntülerin, mekanik protezlerin kuşatma alanına dönüşen günümüzde bile insan gövdesinin hala baştacı edilmesinin tek nedeni, onu tasvir eden kişinin de aynı bedene sahip olmasıdır. Ardında yatan düşünce ne olursa olsun Villendorf Venüsü, kutsanmış bir kadın bedenini sembolize eder. Myron' un "Disk Atan Adam"ı, ülküselleştirilmiş bir gövdeyi tasvir etse de çıkış noktasında düpedüz erkek vücudunu hedef almıştır. Giotto'nun, kumaş kıvrımları arasında vücudu belirginleşmeye başlayan Meryem'leri, güzel bir kadının anatomisini yansıtmaya çalışır. Velazquez'in cüceleri Tanrı'nın yarattığı bir doğallığı gözler önüne serer. Bedenini sürekli neşter altına yatırarak ona yüklenen anlamlardan kurtarmaya çalışan Orhan bile, insan vücudunun katıksız varlığını kabul etmek zorundadır. Görüldüğü üzere kimisi için beden sadece bir araç, kimisi için de bir çıkış noktasıdır. Ama kesin olan bir şey var ki, insan bedeni, onu şekillendirmesini bilen için hala kutsal cazibesini koruyor.
Bu satırların yazılmasına vesile olan genç bir seramik sanatçısından bahsetmek istiyorum. Serdar Tekebaşoğlu, Galeri İki Maymun'da sergilediği porselen gövdeleri de, insan bedeninin kullanım alanının sınırlarını genişletiyor ve seramik sanatçısı açısından oldukça sevindirici ve yenilikçi çalışmalar ortaya koyuyor. Sanatçı, bir kabuk gibi iskeleti kuşatan derinin ya da tam tersi deriyi kuşatan iskeletin bir gövdeyi oluşturan ana parçalarını bir araya getiriyor porselen çalışmalarında. Kusursuz bir anatomi söz konusu burada. Nitekim sergiyi destekleyen desen çalışmaları da bu düşünceyi doğruluyor. Ürettiklerine bedeni kuşatan dış çeper ne de omurgayı ayakta tutan iskelet sistemi. Daha çok ikisinin karışımı olarak ortaya çıkan bu kadın ve erkek torsların yüzeyleri, sürekli devinen bir kafesi çağrıştırıyor. Kafesin içersindeki boşluk ile onu dışarıdan kuşatan uzay arasında gerilimli bir ilişki söz konusu. Yüzey ise bu gerilimli köşe kapmaca içerisinde durmadan etrafında dönen bir topaç sanki. Yükseklikleri 60 cm.'i geçmeyen bu minyatür gövdeler, çalışmalarını Eskişehir' de sürdüren bir sanatçının bir anlamda yukarıda bahsettiğimiz tüm serüven ile bir hesaplaşması olarak da görülebilir."
Milliyet Sanat, Sayı : 45
|
Serginizi
burada duyurabilirsiniz...
Hizmetlerimiz
sergirehberi@gmail.com
|
|
|
|
