sergirehberi.com


SERGİ         SANATÇI         MEKAN
Tüm Sanatçılar Güncel Sergisi Olan Sanatçılar


Nasip İyem






SergiRehberi Arşivinden:
Güncel Sergi    Gelecek Sergi    Geçmiş Sergiler    Görseller

Metinler    Metin_detay    Özgeçmiş   


Mutluluk Dolu Bir Aile Yaşamıyla Birleşmiş Benzersiz Bir Yaratıcılık Öyküsü - Erhan KARAESMEN

Mutluluk Dolu Bir Aile Yaşamıyla Birleşmiş Benzersiz Bir Yaratıcılık Öyküsü

Nasip ve Nuri İyem gibi iki güçlü sanatçının örnek oluşturabilecek bir aile mutluluğu tablosu içinde yaşamış olduğu bugünlerde yeniden hatırlanıyor. Evin Sanat Galerisi’nde açılan “Nasip İyem ve Nuri İyem Altmışıncı Yıl Sergisi” İyemler’e sadece güçlü sanatçı kişilikleri dolayısıyla değil duygusal dostluk çerçevesinde de yaklaşma şansına sahip olabilenler için keyifli bir gözden geçirme vesilesi yaratıyor.

Nasip Hanım’ın zaman zaman dost çevresinde tekrarladığı ve altmış küsür yıl önceki dönemlere giden anı tazelemelerinden birisi şöylece özetlenebilir : “O tılsımlı Akademi dünyasında biz arkadan gelen taze sürgünler ve en küçüklerdik. Nuri Ağabey, bizler bir idoldü; yarı tanrı birşeydi. Olağanüstü resim yeteneğiyle, kişilikli ve güçlü karakteriyle, sanat loncası içinde biz en küçükler dahil herkese son derece sıcak yaklaşımıyla kendisini bir başka türlü çok sayar ve severdik. Sonra, beklenmedik biçimde, bir gün bana ‘Nasip eşim olur musun?’ dedi. Gerçek miydi rüya mıydı? Kestiremiyordum. Birkaç gün öyle esrik dolaştım. Sonra günler, haftalar çabucak geçti ve ben kendimi Bayan Nasip İyem olarak buldum.”
Bu yarı rüya gibi başlayan mutlu buluşma İyemler’i bugünlere kadar getirdi. Koskoca bir altmış yıl; dile kolay. Kabına sığmaz, haşarı büyük ağabey Nuri’nin bitmez tükenmez siyasi sıkıntıları, ayağına atılan çelmeler, yaşın ilerlemesiyle ortaya çıkan sağlık sorunları… Ama bunların yanısıra yoğun bir aile mutluluğu, çocuklar, torunlar...

Birbiriyle duygusal bir yoğun iç içe geçmenin İyemler’i sanatsal olarak da çok ortak bir çizgide birleştirmiş olduğu sanılmamalıdır. Çünkü ortada iki ayrı sanatçı kişilik, iki ayrı entellektüel kimlik yan yanalık içinde bulunmaktadır. Ancak yaratıcı yönleriyle birbirlerinden bağımsızdırlar, ayrıdırlar.

Evin Sanat Galerisi’nin ferah ve geniş yeni mekanlarında düzenlenen çok değişik ve özel duygusal çağrışımlar yaptırtan sergi, yukardaki saptamaların yapılması ve oradaki bazı görüşlerin dile getirlmesi için çok uygun bir vesile yaratıyor. Nasip Hanım’ın, pişirilmiş toprağı o çok kişilikli ifadeci bir üç boyutluluk içinde kullanma macerası bu sergide adım adım izlenebilir. 1956 tarihini taşıyan gençlik yapıtlarından 2001’deki en olgun dönem heykellerine kadar yaklaşık otuz civarı yapıt sergileniyor. Form yakalamadaki ince zevki, sağlam göz kültürü ve benzersiz ustalığı Nasip Hanım’ı, kendi türünün çok önemli bir sanatçısı yapmıştır ve bu yönleriyle Türk sanat tarihinde kendisine çok özgün bir yer ayrılmıştır.

Nuri İyem’den ise bu sergide sadece son dönem yapıtlarından bazı örneklerin yer alacağı anlaşılmaktadır. Oysa Nuri Bey’in sanat macerası yetmişinci yılına yaklaşmaktadır. 1930’lar sonları Akademisi’ nin yetenekli gençleri motive edecek, coşkulu havası içinde ve entellektüel bir eğitim sağlama arayışını da ateşle sürdürerek Türk resim tarihinin canlı bir dönemini oluşturmaya hazırlanan bir avuç genç insandan biriydi, Nuri İyem. Oysa, sanat tarihi kataloglarına girebilecek ilk resimlerini Akademi’deki ilk çıraklık yıllarında yapmaya başladığı biliniyor. Sonra hak ettiği kadar fazla bilinmeyen ve Türk resim tarihinin epeyce ıskalamış olduğu bir “Yeniler Grubu” macerasının coşkulu aktörlerinden biri olarak karşımıza çıkar. Ünlü “Liman Sergisi” bu grubun sahne ışıkları önüne ilk çıkışıdır. Ve de gümbürtülü bir çıkışıdır. Sanatsal yönden olduğu kadar içerdiği sosyo-politik mesajlar bakımından da Türk sanat tarihinde benzeri görülmemiş bir hareketin ufuklardan fırtınalar kopararak yaklaşmasıdır. Derin Devlet’in bu patırtıdan pek hoşlanmayacağı aşikardı; ve zaten öyle olmuştur. Siyasal tutukluluklar, bitmez tükenmez yargılamalar başlamıştır, Nuri İyem için. Ama bu arada sadece ezilmiş Türk kadınını değil, dünyadaki cenderede yaşayan tüm toplumların cefakar kadınlarının hüzünlü ve derin bakışları Nuri İyem’ in fırçasında umut ve umutsuzluk çığlıkları atarak şekil bulmaya başlamıştır. Nuri Bey Anadolu ortamı görünüşü de taşıyan bir evrensel temayı tükenmez bir coşkuyla ve giderek daha ustalaşan bir şekil beğenisiyle tuvale geçirmiştir. Nuri Bey’in kadın gözleri teması Türk sanat tarihinde benzeri olmayan bir yaratı dizisinin ortaya dökülüşü gibi algılanmalıdır. Alabildiğine değişik ve derinlemesine özgündür. Bunun yanı sıra yukarıda da değinildiği gibi evrensel çağrışımlarla doludur.

Nuri İyem, aynı zamanda, bir yan meslek icra etmeden sadece resim yaparak ve satarak yaşamanın bir mesleki namus borcu olduğunu yüksek sesle ifade eden ve bunu yıllar boyunca sürdürmeyi becermiş, bu alanda örnek alınacak inatçı bir kavga vermiş ilk Türk sanatçısıdır.

İyemler kendilerinden sonraki kuşaklardan bu satırların yazarının kişisel dost çevrelerinde uzun yıllardır yer almasına izin vermişlerdir. Kendileri hakkında zaman zaman bir şeyler yazma zevkini ve onurunu da bahşetmişlerdir. Bu sergi vesilesiyle dopdolu bir kişisel ve sanatsal yaşam sürdürmüş bu mutlu insanlara ve değerli sanatçılara bir kere daha derin saygılar.

Erhan KARAESMEN






Serginizi
burada duyurabilirsiniz...

Hizmetlerimiz

sergirehberi@gmail.com







İletişim             Hizmetlerimiz             Gizlilik Politikası             Kullanıcı Sözleşmesi