sergirehberi.com


SERGİ         SANATÇI         MEKAN
Tüm Sanatçılar Güncel Sergisi Olan Sanatçılar


Nazmi Ziya Güran






SergiRehberi Arşivinden:
Güncel Sergi    Gelecek Sergi    Geçmiş Sergiler    Görseller

Metinler    Özgeçmiş    Metin_detay    Metin_detay    Metin_detay   
Metin_detay    Metin_detay   


Nazmi Ziya'yi Önemli Resimleri ile Degerlendirmek ve Tanimak

Nazmi Ziya'yi Önemli Resimleri ile Degerlendirmek ve Tanimak
Nazmi Ziya'nin 1915 tarihli "SEZLONGDA PEMBELI KADIN" (54 x 73 cm.) adli yapiti (63. yapit) Fransa dönüsünden ve araya giren siparis hamasi askeri resimleri gerçeklestirdikten sonra yaptigi ilginç bir resimdir. Fransiz resmi özelliklerini tasiyan, hatta Monet'nin ilk dönem resimlerinin havasini animsatan bu çalismadaki doga unsurunun ressamin daha önce çalistigi (18x26 cm) boyutlarindaki bir posadindan22 alindigi anlasilmaktadir. Sonradan poz verdirilen kadin figürü (Yüzü belirsiz bu kadinin yine esi oldugu, bu dönem resimlerinde baska kadin modele rastlanilmadigindan varsayilabilir.) ile bu doga etüdünün çok basarili olmayan birlikteligi resmin gerçeklestirilme öyküsünü de dile getirmektedir. Bu resmin basarisizliginin bilincine sanatçisinin da vardigini söylemek, ressamin daha sonralari bu tarz çalismalara pek fazla ilgi göstermemesi nedeniyle pek de yanlis olmayacaktir. Bu resmin vurguladigi bir baska önemli konu da daha önce degindigimiz Nazmi Ziya'nin desen konusunda ve özellikle insan figüründe Hoca Ali Riza veya bazi çagdaslari kadar rahat ve usta olmadigidir. Söz konusu resimde kadinin oturdugu sezlongun yapisi anlasilamadigi gibi bu yapi iki boyutlu görünmekte ve nasil ayakta durdugu anlasilamamaktadir. Kadinin yaslandigi kirmizi ve sari lekenin de ne oldugu belli degildir. Kadinin gölgelerle bezeli beyaz elbisesinin yumusak ve sicak tonlari ile zitlasan, ugrasilarak resmedilmis topuklu siyah ayakkabili ayaklari resmin tüm pastoral ve lirik atmosferini yok etmeye yetmektedirler. Diger ilgi çekici bir nokta da ressamin portrelerinde, karikatürlerinde, desenlerinde ve yakin plan tüm figüratif çalismalarinda izi sürülebilecek olan el çizimleri konusundaki basarisizligi ve onlari saklamayi veya olabildigince basit halletmeyi seçen yaklasiminin bu resimde de açiklikla görülebilmesidir. Tüm bu deginilen noktalar göstermektedir ki, bu resim özümsenmemis etkilerin ve kesinlestirilmemis resimsel hedeflerin seçilebilecegi önemli bir geçis dönemi yapitidir.

Ilginç bir raslanti ile YKY’in "Nazmi Ziya" kitabinda yukarida inceledigimiz yapitin karsi sayfasinda yer alan resim ise, sanatçinin basyapitlarindan birisi olan 1933 tarihli "KARACAAHMET" (63x81 cm, sergideki 84. yapit) ise bu konudaki çesitli çalismalarindan bir tanesidir ve on sekiz yil sonra ressamin ulastigi üstün ustalik noktasini en iyi gösteren örneklerden de bir tanesidir. Karacaahmet resminin figürleri peysajin dogal ve insan yapisi unsurlari gibi isik, renk ve doku özellikleri ile resmin bütününün, gizemli atmosferinin ayrilmaz bilesenleri olmuslardir. Nazmi Ziya resminin en önemli özelligi olan doga ile bas basa kalindiginda varilabilen yetkin ve lirik renk, isik, leke duyarliligi ve bunlarla ulasilan gizemli ve duygu yüklü dünyayi burada tüm özellikleri ile algilayabiliyoruz. Bu "Karacaahmet" resminin simgesel olarak ressamin çocukluguna (çarsafli kadin ve çocuk), delikanliligina (yasli ve genç Osmanli iki figür-babasi ve kendisi) ve insanoglunun kaçinilmaz sonuna ve geçmis atalarina (ön plandaki mezar) bir gönderme oldugunu söylemek de, ressamin 1919 ile 1933 arasinda bu konuyu en az on dört kez isledigini animsarsak çok da yanlis olmayacaktir.

Nazmi Ziya'nin tekrar tekrar döndügü ve yeniden ele aldigi konularin ressamin anlasilmasi için ve resim dilinin gelisiminin incelenebilmesindeki yerleri göz ardi edilemez. Nasil "Karacaahmet" resmi çok uzaklarda kalmis mutlu bir çocuklugun, çatismali bir gençligin ve orta yasin ardindan yaklasan ölümün nefesini hisseden yalniz ve mutsuz 53 yasindaki bir ustanin tüm bu duygularin yüküyle yogunlastigi olaganüstü bir yapit ise, ressamin zaman içerisinde en az yedi kez yineledigini söyledigi "KOÇ KAHVESI" resimleri (76, 77, 78, 79, 80 sira numarali resimler) de onun yetiskin yasamindaki yalnizliginin ve arkadas özleminin duygulari ile yüklü yapitlardir. Masalarinin bazisi bos, bazisi iki, bazisi üç dört kisilik arkadas topluluklarini barindiran bu kahve resimleri; farkli mevsim, isik ve saatlerin ve farkli duygu yüklerinin apayri, özgün kildigi sanatçinin kendine özgü ritsel yaklasimlari olan yapitlarindandirlar.

Sanatçinin 13-14 yaslarinda iken planlarini çizdigi ve yapilmalarini denetledigi ve sonraki yasaminda da önemli bir yeri olan " ÇAMLICA'DAKI ÇIFTLIK" de onun önemli bazi dizi resimlerinin esin kaynagi olmustur. 1915 tarihli bir baska resim olan "KÜÇÜK ÇAMLICA’DAN' (44. yapit) da ressamin anilarla yüklü -figürsüz- bir doga karsisindaki siirsel ustaliginin iyi bir örnegidir. Ressamin sövalesinin yerini çok az degistirerek -Cezanne’i animsatan bir tavir ile- farkli yillarda ve farkli mevsimlerde gerçeklestirdigi ayni konuyu isleyen baska tuvallerinde orman yolu, agaçlar, uzaktaki tarla, gökyüzü ve ufuk hattindaki binalar farkli armonilerle ve farkli tatlarla degisik ruh hallerine isaret ederler.

Nazmi Ziya'nin çok özel ve duygusal yillik ritsel bulusma mekânlari olarak nitelenebilecek bu yil be yil geri dönülen diger önemli konulari arasinda "BOGAZIÇINDEN", "ADADAN", "DERE", "EVININ BAHÇESINDEN", "FABRIKA", "AYASOFYA", "SÜLEYMANIYE KEMERALT1", "KANDILLI'DEN" önemli yer tutarlar.

Ressamin Istanbul Resim ve Heykel Müzesi'nde yer alan 89x272 cm boyutlarindaki 1934 tarihli "MAVNALAR" yapiti ise onun kiyilari ve tekneleri konu alan daha küçük boyutlu çok sayida resmini taçlandiran ve bir baska yazida çesitli özellikleri ile incelenmesi gereken Türk Resminin önemli bir basyapitidir.(74. resim)

Nazmi Ziya resminin önemli çizgisini yukarida kisaca degindigimiz "DOGAYA BIR AYNA GIBI BAKIP O ANKI DUYGUSALLIGINI RESIMSELLESTIRME TAVRININ" belirledigi düsüncesindeyim. Onun farkli toplum kesimlerinden taleplere yönelik "HAMASI RESIMLERI", "INKILAP"(26), "PASKALYA SABAHI" ve "SARAYLI KADINLAR" gibi resimleri ise, -aynen ilginç bir sekilde kadin erkek iliskileri üzerine yogunlasan bu metnin basinda yer alan karikatürleri gibi- gerçeklestirilme kosullarini tam anlamiyla ögrendikten sonra degerlendirmemiz gereken çalismalarindandirlar.

Yasaminin her döneminde bu usta sanatçiyi engelleyen ve üretmesini köstekleyen toplumsal kosullar ölümünden 70 yil sonra da onun kendisinin ve resminin parasal meta degeri kazanmalarindan öte bir sayginliga ve kapsayici arastirma çabalarina konu olmasina hâlâ olanak tanimamakta, ne yazik ki…

Nazmi Ziya farkli kisiliginin, duygusal yapisinin, yasaminin dönemeç noktalarinda sans ile kaderin etkiledigi önemli kararlarinin biçimlendirdigi yasam çizgisinin onu ittigi yalniz ve duygusal ruh hali ile dogada ve resminde kurtulusunu arayan önemli bir Türkiye ve Dünya ressamidir. Onun ruhundaki firtinalari belgeleyen resimlerinin günümüzde üst düzey maddiyat noktalarinin ölçütleri olarak kapisilmalari onun trajik yasamina uygun dramatik bir son kabul edilebilir.

Nazmi Ziya'nin yasaminin gerçekleri incelendikçe Türk Toplumunun en yetkin ressamlarina bile ne denli zalim davranabildigi açikça ortaya çikacaktir. Bu yazinin içerisinde kisaca özetledigim Fransiz ressami Claude Monet'nin toplumuyla el ele sonunda ülkesine kazandirdigi gurur ve onur ile yetkin bir sanatçisini tek basina ölüme itip, 30-40 sene kadar onu unutan ve sonra da yalnizca degerli meta olarak animsayan Türk toplumunun yaklasimini kiyaslayiniz ve umutsuzluga kapilmamaya çalisiniz.

Nazmi Ziya'nin gerçeklerine yönelecek ve dillere pelesenk olmus onunla ilgili masallari desecek arastirmacilarin daha pek çok gizi açiga çikarabileceklerine inaniyorum...








Serginizi
burada duyurabilirsiniz...

Hizmetlerimiz

sergirehberi@gmail.com







İletişim             Hizmetlerimiz             Gizlilik Politikası             Kullanıcı Sözleşmesi